Kitabın okumadan önce verdiği izlenim okurken karşılanmıyor. Bana akıl hastanesi ve buradaki hastalarla ilgili bir takım psikolojik tasvirler verir ve felsefi incelemeleri de bu yönde olur gibi gelmişti ama hikaye daha çok ana karakterin yaşadığı bir takım sıradan denebilecek olaylar silsilesi etrafında geçiyor.
Yazar İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşamış ve kitap da o dönemler yazılmış yarı-otobiyografik denebilecek bir novella. Yer yer tıp hakkında detaylı betimlemeler ve terminoloji kullanılmış ve son 50 sayfaya kadar çok da heyecan verici bir olay yaşanmıyor, hikaye kısman durağan ilerliyor bana göre. Nitekim son 50 sayfada olaylar hem tarihi bir doğrulukta gerçekleşip hem de şaşırtıcı bir biçim alıyor diyebilirim. Nazi'lerin gelişi büyük bir heyecan katıyor yani. Ayrıca kitapta Stefan ve Sekulowski arasında geçen felsefi diyalogları beğendiğimi söyleyebilirim.
Sonuç olarak kitap daha güçlü bir şekilde işlenebilirdi, baştan sona düşünülmüş ve inşa edilmiş genel bir kurgu yok ama sonu etkileyici olduğu için yeterli diyebileceğiniz bir hissiyat bırakıyor bittiğinde.