Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ütopya ya da Başka Bir Dünyanın Olabilirliği Üzerine
İtalya'da özellikle 15. yüzyılın ortalarından başlayarak mimariye ilişkin çalışmalarda, ressamların tablolarında yeni insan tipine uygun ideal sitenin yaratılmasına başlanmış, geometrik, ussal ve işlevsel ögelerle donatılmış o güne dek rastlanmayan kentsel doku çalışmaları gerçekleştirilmiş ve bu çalışmalar Rönesans ütopyalarının kent planlarını esinlenmiştir. Özellikle de zenginliği ve modernliği ile antik siteyi idealize eden Floransa'da mimar ve ressamlar gotik sanata karşıt, matematik oranların, simetri ve perspektifin egemen olduğu yeni bir ideal kent örneği yaratmışlardır. Floransalı mimar Battista Alberti Mimarlık Üzerine adlı yapıtında çizgisel perspektif ve planimetriye dayanan Rönesans şehircilik biliminin ilkelerini açıklamıştır. Antikitenin polis örneğinden yola çıkılarak oluşturulan bu kentlerde kutsal daire anlayışı geometrik formun ana ögesi olmuş ve Rönesans düşüncesine uygun olarak bu kentler mikrokozmos ile makrokozmosu, kenti, doğayı ve evreni birbirine bağlama amacı güden yaşam merkezleri konumuna gelmiştir. Gİttikçe laik bir dünya görüşüne göre biçimlenen kent dokusunda feodal ve dinsel güç odaklarını yansıtan yapıların yerlerini siyasal ve hukuksal güçlerin egemenliğini simgeleyen yapılar almıştır. Aslında mitolojik temellere dayalı Antik Çağ kentinin prototip olarak alınarak yeni bir formda yaşama geçirilmesi arka planda insanoğlunun her dönemde düşlerini süslemiş olan bir arzusunu da yansıtır: Ölümsüz olmak, yitirilmeyecek bir gençlik ve sonsuz bir mutluluk. Rönesans'ın yeni kentleri insana bu hayalini gerçeğe dönüştürebilmesinin zeminini sağlama ereğindedir.
Sayfa 14 - Mustafa Hazım Bayka
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.