Gönderi

“Etrafın seni sıktığı zaman kitap oku… Ben şimdiye kadar her şeyden çok kitaplarımı severdim. Bundan sonra her şeyden çok seni seveceğim ve kitapları beraber seveceğiz. İnsan muhitin bayağı, manasız, soğuk tesirlerinden kurtulmak istediği zaman yalnız okumak fayda verir. Bana en felaketli günlerimde kitaplarım arkadaş oldu fakat bu yetmiyor. Şiirlerimde de gördün ki, kitaplara rağmen çok ıstırap çektim çünkü candan bir insanım yoktu. Sen benim yarım kalan tarafımı ikmâl edeceksin.” İnsanların hepsi bir değildir. Ben kendim iyi insan olmayı isterim, fakat kötü olanlara da hayretle bakmam. Hatta kızmam bile, ancak kötülükleri bana taalluk ederse kendimi müdafaa ederim, şunu esas olarak kabul etmeliyiz ki insanların hemen ekserisi yalnız kendilerini düşünürler. Dünyadaki bütün felaketlerin, uygunsuzlukların bayağılıkların sebebi işte bu her şeyden evvel kendini düşünmek illetidir. İlk bakışta insana bir kurnazlık ve akıllılık gibi görünen bu hal hakikatte aptalllıktır. Dünyada hayatın bir tek manası varsa o da sevmektir, hatta mukabele edilmesini bile beklemeden sadece sevmek. Başka bir insanı bahtiyar edebilmekten daha güç fakat daha insancadır, bugün böyle düşünenlere saf, hatta enayi derler fakat ne derlerse desinler biz kalbimizin ve kafamızın doğru bulduğu şeyleri etrafın ne dediğine bakmadan yapmalıyız. Dünyada rahat yaşamak için aptal olmak lazım, fakat aptal olmaktansa biraz daha rahatsız yaşamak daha iyidir bence, bilmem sen ne dersin... Hayat ve felaketler beni o kadar gülmekten ve neşeden uzaklaştırdı ki kendimi senin getirdiğin bu saadet dünyası içinde bile şaşkınlıktan kurtaramıyorum, o kadar talihin kahrına uğraşmışım ki hayatta bana da mesut olmak nasip olabileceğine inanamayacağım geliyor.. Sen bu karanlık ömrümün içine bir sevinç ışığı gibi, kurumaya yüz tutan ekinlere can veren bir nisan yağmuru gibi birdenbire geldin.. Ankara'da bahar olmadığı için ne kadar üzülüyorum bir bilsen.. Senin cildin iyi kremler kullanarak güzelleşir, fakat benim kayıp olan senelerimin geri gelmesine imkan yok.. düşün ki ben, aramızda ağırca bir laf geçen bir insanla bir daha yüz yüze bakışamam.. Bizim manevi hayatımızda, maddi hayatımızda bize eş, arkadaş olabilecek insan ne kadar azdır.. Eğer gözlerinden bir damla yaş gelirse onu güzel gözlerini sıcak dudaklarımla öperek kurutacağım.. Pek az misafirliğe gitmek ve pek az misafir çağırmak istiyorum, bir sürü fesat ve dedikoducu insanlarla ahbaplık edip ne olacak sanki? Biz birbirimize yeteriz değil mi? Miyop gözlerinden hasretle öperim sevgili kızım.. Filiz yaşında yahut ona yakın bir çocuk görünce elimde olmadan gözlerim yaşarıyor. Gezdiğim, dolaştığım yerde aklım hep sizde ve sizin vaziyetinizde. Başka ne yazayım? Yazacak müspet bir şey olmadıktan sonra..
··
66 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.