Gönderi

Sarı bir son bahar anımsıyorum. İstikametim Karşıyaka Çarşı. İnsan selinin arasında yürüyor, yolun sonundaki deniz ile kesişiyorum. Tan vakitlerinde hafiften esen tatlı bir rüzgâr ile sahil boyunca yürüyorum. Burnumda denizin tuzlu kokusu. Gün yavaş yavaş kayıyor gözlerimden, adımlarım ağır ve ben bu şehirde yeniden doğuyorum. Denize sıfır taştan bir yükseltide ayaklarım sarkık bir şekilde oturuyor, suyun gelgitine veyahut seslenişine kulak veriyorum. Dalgaların ve insan kalabalığının uğultusundan başka bir şey duymak istemiyorum. Saçlarım özgürlük şarkıları haykırıyor, gözlerim ritim tutuyor ve kalbim bu şehir için atıyor. Betonarme ve dar sokakların aralarında amaçsızca yürüyor adeta demleniyorum. Parmaklarımda yüzüklerim, ayağımda vanslar ve kottan kestiğim kaprilerim. Bir hikâye yürütüyorum ardımda, yürüğüm sokaklarda hikayeler var biliyorum. Bu şehir hikayesi olanın bir tek ben olmadığımı yüzüme vuruyor, bunu çok seviyorum. İnsanın memleketinin/ evinin, ekmeğini yediği terini akıttığı yer olduğunu düşünüyorum. Evde olduğumu bilmek hissetmek en karanlık günlerde bile koca şehre sığınmamı sağlıyor. Bir kentle kucaklaşıyor, omuzlarında ağlıyorum...
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.