Gönderi

Muhammed Ali'siz 4 sene
Londra’da 1960’lı yıllarda öğrencilik zamanımda Londra İslam Merkezi’ne üyeydim ve boks yaptığım için beni boksör olarak biliyorlardı. Muhammed Ali Clay, dünya boks şampiyonu unvanı için Londra'ya gelmiş. Henüz yeni Müslüman olmuş ancak Müslümanlığını açıklamamış ve ismini değiştirmemişti daha. Londra İslam Merkezi’nden beni aradılar “Sen boksörsün, burada yeni Müslüman olmuş boksörler var, onlarla ilgilenebilir misin?” diye sordular. Ertesi gün, bir arkadaşımla beraber gittik Pikadelli Oteli’ne. Ben görünce tanıdım onu. Birbirimize dostça, kardeşçe sarıldık. Baktım gözlerinden aşağıya damla damla yaş iniyor. Çok genç birisiydi. Ben ondan en az 8 yaş büyüğüm. Onun böyle gözlerinden yaş aktığını görünce “Aziz kardeşim, niye ağlıyorsunuz yanlış bir şey mi oldu? Bu gözyaşları nedir?” diye sordum. Bana verdiği cevap hiç unutamayacağım bir cevaptı. Bunu çok kişinin kafasına yerleştirmesi lazım, dedi ki: “İnanmazsın belki ama bana sarılan ilk beyaz adam sensin.” Düşünün genç bir insan, yaş belki 25. Kendini bildi bileli beyaz insanlarla tokalaşıyor ancak anası babası hariç hiç kimse sarılmıyor. Belki beyazlar el bile sıkmıyordu. Böyle kucaklaşmak onu çok duygulandırmıştı. Muhammed Ali hissi bir insandır. Şair ruhludur. Bakmayın büyük bir boksör olduğuna, şair ruhludur. “İslamiyet’te beyaz-siyah, erkek-kadın, millet-ırk ayrımı yoktur. Hepimiz şahadet kelimesi etrafında kardeşiz. Kur’an bize bunu söylüyor” dedim. Beni odasında ağırlamak istediğini söyleyince odasına çıktık. “Yeni Müslüman oldum bana namazı öğretir misin?” dedi. Muhammed Ali’ye namazı teferruatıyla öğretmek bize nasip oldu. Hürriyet gazetesinden Noyan diye değerli bir gazeteci vardı. O olayı duymuş, haber yapmış, Türk kamuoyu da böylece öğrenmiş oldu olayı.
9 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.