Gönderi

Muhteşem...
(...) " Bizim çocuk yaramaz, evde dinlenip durmaz; Geçende Fatih'e çıktık ikindi üstü biraz. Kömürcüler kapısından girince biz, develer Kızın merâkını celbetti, dâima da eder: O yamrı yumru beden, upuzun boyun, o bacak, O arkasındaki püskül ki kuyruğu olacak! Hakîkaten görecek şey değil mi ya? Derken, Dönünce arkama, baktım: Beş on
Sayfa 56
·
10 views
özlem okurunun profil resmi
İkinci bölümde yer alan " Fakat Hasan, babasından kalan o pis küfeyi " sözünde Âkif aslında çocuğun da dilinden, bulunduğu halin zorluğuyla da bir, halinin ne denli kutsal olduğunu vurguluyor. Ki bu durumu Âkif'in bilinen, kıymetli kişiliğinin de yanında şiir ve söz ile de " Küfe " başlıklı şiirinde geniş anlamda mana ayrıca bulunabilir... Düşündürürken sorgulamayı tıpkı bir tohumun o hayat veren çatlaması gibi zihinde ve ruhta kökleriyle var eden Şair, toplumcu ve insani, yürekli özelliğinin yanında yine içerisinde bulunduğu topluma, insana ve insanlığa, yarınlara pür ve pak bir ayna görevini de sürdürmektedir. Ruhun Şad olsun Ey Âkif... Seni anlamak mümkün değil elbet ve çağ, sancılarından çok daha öte, boğucu bir zamanla da bir elbet ama sözün ile de umut her zaman var. İnsanın olduğu yerde, tek bir insanın olduğu yerde umut ve "İnsan" Yaşam hep var... Safahat ki gönlün rüzgarıdır. Gönlün bayrağıdır, her daim...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.