Gönderi

" Bütün esrâr-ı hilkatten haberdâr olmak istersin, Bu gaybistân-ı hîçâ-hiçten kurtulmak istersin! Meâdın, mebdein, hâlin ki üç müdhiş muammâdır… Durur edvâr-ı müstakbel gibi karşında hâzır. Koşarsın bunların sevdâ-yı idrâkiyle durmazsın, Hakîkatten velev bir şeme duymazsan oturmazsın. Serâir perde-pûş-i zulmet olsun varsın isterse… Düşürmez düştüğün Yeldâ-yı hirman rûhunu ye'se: Emel, meş'al-keşin, bir reh-nüma hem-râhın olmuşken, Tehâşî eylemezsin sîne-i deycûra girmekten. Gelip bir gün tecellî etse mâhiyyat-ı masnûat, Taharrîden geçer, bir dem karâr eyler misin? Heyhât! Tutar mâhiyet-i Sâni', o en heybetli mâhiyet Olur âteş-zen-i ârâmın, artık durma cevlân et! Tevakkuf yok seninçün, daimî bir seyre tâbi'sin… Ne zîrâ hale râzîsin; ne müstakbelle kâni'sin! "
Sayfa 150
·
2 views
özlem okurunun profil resmi
" Yaratılışın bütün sırlarını bilmek istersin, Bu hiçlerden ibaret gayb aleminden kurtulmak istersin! Sonun, başlangıcın, bugünün ki üç müthiş bilmecedir... Durur karşında gelecek devirler gibi hep hazır. Koşarsın bunları anlamak sevdasıyla durmazsın, Hakikatin kokusunu az da olsa almadan oturmazsın. Sırlar karanlık bir perdeye örtülmüş olsun isterse... Düşürmez uğradığın mahrumiyet gecesi ruhunu ümitsizliğe: Emel meş'alen, bir kılavuz da olsa yoldaşın olmuşken, Çekinmezsin karanlıkların içine dalıp girmekten. Bir gün gelip ortaya çıksa yaratılmışların mahiyeti, Araştırmayı bırakır, bir an durur musun? Hayır! Bu sefer de Yaratıcı'nın mahiyeti, o en heybetli mahiyet, Huzurunu ateşe verecek ve sen durmadan koşacaksın artık! Durmak yok senin için, sürekli bir ilerleyişe tabisin... Ne çünkü bugüne razısın, ne gelecekle yetinirsin! "
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.