" Bütün esrâr-ı hilkatten haberdâr olmak istersin,
Bu gaybistân-ı hîçâ-hiçten kurtulmak istersin!
Meâdın, mebdein, hâlin ki üç müdhiş muammâdır…
Durur edvâr-ı müstakbel gibi karşında hâzır.
Koşarsın bunların sevdâ-yı idrâkiyle durmazsın,
Hakîkatten velev bir şeme duymazsan oturmazsın.
Serâir perde-pûş-i zulmet olsun varsın isterse…
Düşürmez düştüğün Yeldâ-yı hirman rûhunu ye'se:
Emel, meş'al-keşin, bir reh-nüma hem-râhın olmuşken,
Tehâşî eylemezsin sîne-i deycûra girmekten.
Gelip bir gün tecellî etse mâhiyyat-ı masnûat,
Taharrîden geçer, bir dem karâr eyler misin? Heyhât!
Tutar mâhiyet-i Sâni', o en heybetli mâhiyet
Olur âteş-zen-i ârâmın, artık durma cevlân et!
Tevakkuf yok seninçün, daimî bir seyre tâbi'sin…
Ne zîrâ hale râzîsin; ne müstakbelle kâni'sin! "