Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

133 syf.
8/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Feminizm kelime olarak sosyoloji literatürümüze sanayi devriminin sonlarına doğru girmiştir. Tanım olarak kadın haklarının genişletilmesi olarak nitelendirebiliriz. Bu kitap hakkında incelemem iki bölüme ayırmak istiyorum. Bir kısmı kitap hakkında sizleri bilgilendirmek diğer ise günümüz feminizmine ait bir dizi düşüncemi paylaşmak istiyorum. Kitap tarihte insanoğlunun avcı toplayıcı döneminden günümüze kadar olan süre zarfında kadının aile ve toplum içerisindeki rolünü kısa ve anlaşılır şekilde bizlere sunuyor. Paleolitik çağda avcı topyayıcı olarak yaşam sürdüğümüz dönemde kadınların soyun devam edebilmesi için karar merci statüsünde olması beni oldukça etkiledi. Herhangi bir anlaşmazlık durumunda kocasını kapının önüne dâhi koyabilecek yetki ve irade sahibi olduklarını bir dönem. Avcı toplayıcı olarak yaşadığımız bu çağ daha çok anaerkil bir düzen hakim olduğunu söyleyebilirim. Bu dönem ile paralel olmasa da aklıma anadolu geliyor. Bugün anadoluda şöyle bir şey vardır; kadınlar tarlada çalışır, kendisini evi ve ailesi için kelimenin tam manasıyla paralar. Erkek ise ne kadar gereksiz saçma sapan iş varsa onu yapar. Günümüz anafolusu anaerkil bir örnek değildir. Bu olsa olsa erkeğin kadını köle olarak görmesidir. Rahatçılıktır, empati yoksunluğudur. Avcı toplayıcı ve neolitik devrimin başlarında anaerkil düzenin hüküm sürdüğü süreç ile ilgili dikkatimi çeken üzerime balyoz gibi inen bir gerçeği görmemi sağladı. Anaerkil dönemde yani kadınların aile ve toplumda erkeklerden daha fazla söz sahibi olduğu dönemlerde savaşların olmaması. Yani kadın varsa, savaş yoktur. Orta neolitik çağda kadının rolünü erkek almaya başladı ve tarımsal üretim gelişmeye başlıyor ama çatlaklar gün yüzüne çıkıyordu. Tarımsal üretim kentleşmeye ve sınıfsal ayrımın baş göstermesine yol açıyordu. Yani erkek yok etmek demektir. Feodal dönem öncesi Roma imparatorluğu sırasında kadınlar hiyerarşide yüksek bir konumda olsalar da, savaşlar sonucunda değişen yönetimler sonrasında çoğu avantajlar kaybedilmekteydi. Bu adeta kısır bir döngü gibi bir şey. Hak ettiğikletin kayboluyor ve tekrar kazanmak için savaş veriyorsun. Bu gerçekten bir saçmalık. Rönesans döneminde kadınların rolü üst noktada olması feminizmin doğuşunun temellerini oluşturuyor ama işin içine din olgusu girdiğinde kadınların haksızlığa uğradığını düşünenlerdenim. Hiç öyle algı kasma meraklısı değilim ama dinler erkeklerin ürünü olduğunu buraya sıkıştırmadan kadın-erkek eşitsizliğini açıklayamazsınız. Feminizm adlı bu kitap tarihte kadının rolünü ve feminizmin tarih boyunca nasıl doğduğunu basit ve anlaşılır bir dil ile anlatıyor. Kitap oldukça ince olmasına rağmen fayda-verim ekseninde oldukça bilgilendirici olduğunu söyleyebilirim. Şahsım bir feminist olarak değinmek istediğim bir diğer nokta ise feminizm adı altında kendisini küçük duruma düşüren bir yığın ile ilgili, Evet bu bir eleştiridir ve günümüzün acı gerçeğidir. Zamanla sahip olunan bazı hak ve avantajların gücünü elinde bulunduran bazı eğitimsiz ama eğitimli insanlatın tarih boyunca büyük fedakarlıklarla bizlere sunduğu değerleri kötü niyet ile taçlandıranlar var. Modern dünya da kadınlar feminizm adı altında erkeği bir nevi elinde tutacak onu kendisine taptıracak silahlar geliştirmekten bir ân gecikmiyorlar. Erkekler en basit organizmalardır. Kadınlar ise bu basitliğin farkındalar bu kadınları erkeklerden daha akıllı yapan doğmatik bir içgüdü gibidir. Erkekler hormonların kuklası gibi hareket etmekteler ve kadınlarında bu gerçeğin farkındalığında bunu bir koz olarak kullanmaları beni asıl üzen şey aslında. Sosyal platformlarda ve toplumda bunu sıkça görebiliyorum. Erkekler ve kadınlar kendilerini seksi bir meta olarak SUNMAKTALAR. Bana da eleştiri getirebilirsiniz bunu kabul edebilirim ve saygıda duyarım ama şu var ki, insan olarak iletişim dâhi kuramıyoruz. Erkekler sadece cinsel arzularını tatmin etmek için ilişkiye adım atma uğraşındalar, kadınlar ise erkekleri bu kalıbın içerisine sokmaktan adeta zevk alıyorlar. Feminist hareketi destekliyor olsam da sahip olunan eşitlik anlayışı zamanla sopaya dömüşyüğünü görmek önce bir insan olarak beni derinden sarstığını söylemeden edemeyeceğim. Kadın-erkek yoktur, sadece iyi insanlar ve kötü insanlar vardır. Ve, kötü insanlar giderek çoğalmakta benim asıl tepkim bunadır.
Feminizm
FeminizmAndree Michel · İletişim Yayınları · 199389 okunma
··
105 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.