Hüseyin Rahmi, Tanpınar'ın söylemiyle "Sokağı edebiyatımıza taşıyan adam"dır. Onun derin gözlemleri realizm ve natüralizm akımıyla birleşince toplumuz bir çarşaf gibi basit bir dille önümüze açılıverir. Onun yazdıkları bize hep tanıdık gelir, kahramanları sanki komşumuz gibi hissederiz. O kadar bizden, o kadar yakınımızdan... İşte bu romanda böyle. Kadınlardan sevgi görmediği için onlara nefret besleyen İrfan Galip Beyefendiciğim ve onu aşkıyla sarhoş eden Mediha. Roman komşuların aralarında konuşmaları ile başlar ve bu konuşmalar arka planda daima devam eder. Halley Yıldızı'nın dünyayı yok edeceğine inanan kadınlar İrfan Galip tarafından korkutulur. Bu da konakta yapılan bir toplantıda gerçekleşir. Bilimsel bir seminer gibi başlayan İfran Galip önce görüşünüşü ile sonra söyledikleri ile kadınları etkiler ve korkutur. Bu toplantı Mediha'nın ona mektup göndermesine vesile olur. Mediha'yı görmeden aşık olan İrfan Galip onunla mektuplaşır. İlmi ve sevgiye dair. Sonunda da onun oyununa düşerek onunla evlenir. Mediha onun tam da istediği eştir. Evlendikleri gece Halley Kuyruklu Yıldızı'nın dünyaya çarpacağı gündür. Ama onlar sohbete dalıp hem yıldızı hem de ölümü unuturlar. Hüseyin Rahmi'nin eserlerinde görmeye alışık olduğumuz teknik aksaklıklar bu romanda da vardır. Ama onun derdi toplumu topluma anlatmaktır. O yüzden sade, basit ve sürekleyici bir dil kullanır. 1912 yılında basılan romanda gözünüze çarpan aksaklıkların bugün de devam ettiğini görmek sizi zaman zaman sinirlendirecek, bunu da söyleyeyim. :)