Özlediğimiz hasretini çektiğimiz bir umut rüyalarımızda görmek istediğimiz son Nebi. Denizler kadar mürekkebimiz sahra çölleri kadar sayfalarımız olsa o nebiyi ve onun rabbine olan aşkını anlatmaya yetmez.
.
.
Ne güzel de söylemiş üstad;
"Biz aşkı venüsten değil mekkeli bir yetimden öğrendik".
.
Gelelim usta kalem İskender Pala'nın
yazdığı roman tadındaki siyere.Bir bülübülün dilinden anlatıyordu o kutlu nebinin hayatını. Onun kanatlarıyla asrı saadete uçuyoruz ve o yılları yaşıyoruz adeta. Özellikle ayetlerin nazil olduğu hadiseleri çok güzel anlatmış.
Sonuç olarak kitaplıklar dan eksik olmayacak nesilden nesile okutulacak bir kitap olarak düşünüyorum.
.
.
.
Uzun gecelerin gözyaşlarını en iyi bülbüller bilir, tenhada ağlayan aşıkların derdini en iyi onlar anlar.
.
.
.
Gözler kör değildi,ama göğüslerdeki kalpler kör idi.
.
.
.
"Vallahi amcacığım, bu davayı terk etmem için güneşi sağ elime, ayıda sol elime verseler, ya ben bu uğurda ölmedikçe ya Allah beni galip kılmadıkça davamdan vazgeçecek değilim!"
.
.