Büyük ruhlar, büyük tezatların barındığı yerdir. Âkif’in sıhhatli bedeninde barınan ızdırap, demirden
bir heykel andıran varlığına yerleştirilmiş ilahi bir unsur
olan kalbinin çarpıntısıyla, şu mısrada ifadesini buluyordu:
“Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bizarım!”
Onun ruhunun, bedel ile cehresine akseden manasını vasıflandırmak isterken şu portreyi çizmemiz lazım geliyor: Vakâr dolu bir alın, haya dolu bir çehre ; şiddet dolu bir bakış, iman dolu bir sine.