Gönderi

Şu sıralar tanıdık eski bir hüznün, pespaye bir boşluğun ve hiçliğin içerisindeyim. Her biri bir yandan çekiştiriyor. Böyle zamanlar genelde ne yapacağımı bilmediğim zamanlar oluyor. Denklemi çözemiyorum, çözmek için yeltenmiyorum ama yeltensem de çözemeyecekmişim gibi geliyor. Nereden tutsam kopuyor diyemiyorum çünkü mesele nereden tutacağımı bilmemem zaten. Mesele kararsızlığın ya da yürünen yoldan eminliğinin yanılgısı ile karşılaşmak. Bu çölün ortasındaki bir asfaltta 50 derecenin altında susuz ve aç yürümek gibi; ölümü bilerek ama yinede adım adım ölüme yürümek gibi. Bu, seçiminin sana ait olmasının güzelliği ile seçiminin sonucunu göğüslemenin ağırlığı altında ezilmek ama bir kere düşersen kaldıranın olmayacağını bilerek hareket etmek gibi çözümsüz bir soruya dönüşüveriyor. Gibiler çoğaldıkça ben azalıyorum, sanırım yürümeye devam etmek ve düşmemek en iyisi. Benim gibiler hep kendinden yer kendini tüketir. Tükenene kadar devam o halde..
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.