Ah bu katı, kaskatı beden bir dağılsa,
Eriyip gitse bir çiy tanesinde sabahın!
Ya da Tanrı yasak etmemiş olsa
Kendi kendini öldürmesini insanın!
Tanrım! Ulu Tanrım! Ne bunaltıcı, ne berbat,
Ne tatsız, ne boş geliyor bu dünya bana!
Ah ne iğrenç, ne iğrenç! Bakımsız bir bahçe ki
Azgın bitkileri tohuma kaçmış,
Pis, kaba ne varsa tabiatta sarmış içini.
Bu muydu olacak iki ay sonra ölümünden?
O kadar bile değil, iki ay bile olmadı.
O yüce kralı bir düşün, bir de buna bak!
Biri Güneş Tanrısı, öteki bir orman şeytanı!
Nasıl da severdi annemi!
Esen yellerden sakınırdı yüzünü.
Yerler, gökler; unutsam olmaz mı bunları?
O da nasıl düşerdi babamın üstüne?
Sevgiyle beslendikçe artar gibiydi sevgisi.
Öyleyken, bir ay içinde... Düşünmesem daha iyi.
Kadın zaaf demekmiş meğer! Kısacık bir ay...
Daha eskimedi o gün giydiği pabuçla