Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

68 syf.
7/10 puan verdi
·
12 günde okudu
ERGENLER VE AŞK ACISI ÇEKENLER OKUMASIN
PSİKOLOJİK BİR HASTANIN MEKTUBU Kitabı bir kaç farklı bölümle ele alacağım. 1.Bölüm Kitabı bir aşk kitabı olarak algılayıp " Ne büyük, masum ve sadakatli bir aşk " demenin doğru olmadığını düşünüyorum. Kitabı psikolojik yönden ele alıp değerlendiren, inceleyen arkadaşların daha doğru ve yerinde tespitlerde bulunduklarını söyleyebilirim. Çünkü çocuğun/kadının hissettiklerinin aşktan ziyade bir psikolojik durum olarak değerlendirmek gerekir. Acaba Sigmund Freud bu durumu nasıl değerlendirirdi? Romanın yazıldığı, anlattığı dönemi (1920-1922) ve kadının içinde bulunduğu durumu ele aldığımızda şunları görmekteyiz: - 1. Dünya Savaşından çıkmış bir toplum. - Kadının önemsenmedigi bir dönem. - Erkeğin ön planda olduğu bir dönem. - Ailenin önemini yitirdiği ve aile içindeki çöküşün artış gösterdiği yıllar. - Babasiz büyüyen bir kız çocuğu. - Anne ve özellikle de baba sevgisinden yoksun ergen bir kız. - Fark edilmek istenen gençliğe adım atmaya başlayan bir kız. Bu kitabın ergenlik dönemindeki bir gencin okumamasi gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Çünkü duyguların karışık ve belirsiz olduğu bir dönemdeki gencin anlatılan bu hikayenin etkisinde kalarak çok farklı ve yanlış duygulara kapılabilir. Ergenlerin çoğu zaman yaşadığı platonik aşkların dozajını daha çok artırarak melankolik bir ruh haliyle kendini daha çok derbeder edebilir. Bu yaşlardaki gençlerde akıl ve duygudan ziyade hormonlar karar verir. Hormonların karşılığını çoğu zaman aşk ve sevgi diye yorumlar. Onun için bazen de aşkları Nisan Yağmurları gibi hızlıca gelir geçer. Ama bazen de bir takıntı ve saplantı haline dönüşerek "Ya benimsin ya da kara toprağın" edebiyatına bağlarlar. Genç Ergenlerin ya da aşk acısı çeken gençlerin hikaye de yaşananların masum, normal ve sadakat bağlılığı olmadığını, bir psikolojik sorun, bir takıntı ve özellikle de ahlaksızlık olduğunu anlamayabilirler. Çünkü kitap bozulan aile hayatının sonucu olarak bozulan ahlaki yaşantıları da bize anlatmaktadır. Kadının nasıl bir et yığını olarak görülmeye başlandığı bir dönemi gözümüzün önüne seriyor. 2. BÖLÜM (Bu bölüm spoiler içerir.) Bir erkek yazarın bir kadının duygularını bu denli anlatabilmesi hayranlık uyandıran bir başarı. Bir kadının duyduğu acı, ızdırap ve duygu karmaşasını Goethe'nin "Genç Werther'in Acıları" kitabını bana hatırlattı. Kitabı okurken Genç Werther'in Acıları 2 kitabı ile karşı karşıya olduğum hissine kapıldım. Kitaptaki ilginç yönlerden biri de Bay R'nin kızla defalarca karşılaşıp vakit geçirmesine rağmen kızı tanımaması ama uşağının kızı ilk görmede tanıması. Bu durumu şöyle yorumladım. Aynı Kast düzeyinde gelen insanların birbirlerini çok daha iyi tanıdığını ve duygularını fark ettiğini. Kadının kendini satması da ayrı bir psikolojik durumdur. Kadının bunu kendi çocuğunun daha iyi yaşaması için yaptığını söylemesi, kendini kandırmaya yani temize çıkarmaya çalışıyor. Bir de Sigmund Freud'un dediği gibi bilinç altına ittiği duygularının tepkisidır. Yani Bay R'den intikam almaya kalkışması olarak düşünülebilir. Çocuğu doğduğunda çocukta avuntu bulması Bay R'ye karşı olan ilgi ve özlemini azalmıştır. Bence bu durumda Bay R'ye olan ilginin cinsellikten çok şefkat, sevgi ve değer görme duyguları ile bağlılığa işaret ediyor. Bence hikayede en az kadın kadar Bay R de bilinmiyor. Çünkü Bay R bence o dönemde yaşamış bir yazar veya yazarlardan biridir. Bu hikaye ile onu eleştiriyor. Velev ki öyle değil! Yine de Bay R kadın kadar bilinmiyor. Keşke Bay R'nin edebi yönü ve mektubu aldıktan sonraki ruh halini de uzun uzun anlasaydı. Belki de Bay R sadece şöyle yapar: Bu yazılanlar acıklı olabilir ama hayat devam ediyor deyip mektubu top şekline getirip çöp kutusuna basket atar. 3.Bölüm BAY R'NİN GÖZÜMDEN Sabahlara dek penceremin önünde duran bu kız da kim? Ne zaman sokaktan geçsem karşıma çıkıyor. Sırf karşılaşalım diye sokakta beni kolluyor. Yan yana geçerken göz göze gelelim diye adımlarını yavaşlatıyor. Genç ve bekar bir erkeğe karşı yapılır mı be güzelim? Belli ki bir şeylerin peşinde. Bana karşı bir beklentisi var. Ama bu kadar da yapılmaz ki. -İlk konuşmada görüşmeyi kabul etti anında. -Eve davetimi kabul etti hemen o anda. -Evimde kalmayı kabul etti hem de ilk günde... İçimdeki Şeytan'dan daha büyük bir şeytan ile karşı karşıyaydim ve şeytanlarımız tanıştı. Yıllar sonra yine karşıma çıkmış. İlk bakışla ve ilk çağırmayla düşünmeden kollarıma koştu Bayan Nastenka. Eve davet sözlerim daha ağzından çıkmadan kabul etti. Öyle sevindiki o soğukta paltosunu bile almadan benimle geldi. Bir de bu duruma karşılık ona para verdim diye alınmış! Zoruna gitmiş! Söyleyin okurlar benim suçum ne?
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022225,8bin okunma
·
37 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.