Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

200 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 saatte okudu
#12Akım12Kitap etkinliği kapsamında Haziran ayında Natüralizm (Doğalcılık) akımını inceledik ve Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç kitabını okuduk. Natüralizmin kurucusu olarak Emil Zola kabul edilir. 19.yüzyılın sonralarında Fransa’da ortaya çıkmış bir sanat akımıdır. Natüralizm, hayatı bilimsel bir nesnellikle ele alan, gerçeği anlatmayı aşırılığa vardırır. Natüralist akım, özellikle Darwin’ci doğa anlayışının ilke ve gözlemlerinin sanata uyarlanmasıyla gelişmiştir. Alttaki iki dipnotu da dikkate alırsak okuduğumuz kitabı daha iyi anlamamıza sebep olacaktır; * İnsan psikolojisiyle fizyolojisini birbirine bağlı kabul eden natüralistler, eserlerinde kahramanların fiziksel özelliklerini çok ayrıntılı olarak verirler. Buna bağlı olarakta betimleme, doğalcı eserlerin en önemli anlatım biçimi olarak dikkat çeker. * Natüralistler, sosyal çevrenin insan üzerinde yaptığı etkileri de derinlemesine araştırmışlar, bir anlamda kendilerini bilim adamı, toplumu laboratuvar, insanı da deneme, inceleme aracı olarak ele almışlardır. Türk edebiyatında bu akımın temsilcisi H. Rahmi Gürpınar’dır. Realist, natüralist bir görüşle “toplum için sanat” yapmıştır. Akım ve yazardan sonra kitaba geçiş yapmanın vakti geldi. Bundan sonra yazacaklarım tamamen içselleştirdiğim şeyler olacak ve kendimce yorumlarımdır. Hüseyin Rahmi’yi kitabı okumadan birazcık araştırdım. Daha önce hiçbir kitabını okumamıştım. (Bu benim eksikliğimmiş.) Hakkında yazılanlar büyük bir edebiyatçıyla tanışacağımı bana gösterdi. Öyle de oldu. Kitabı edebi anlamda ve inanılmaz lezzetli bir dille okudum. Gerçekten de yukarıda dediğim gibi “toplum için sanat” yapmış yazar. Yalın dili ve anlatmak istediği eleştirel konuları sıkmadan ve bam teline dokunurcasına direkt aktarmış bize o günün akan hayatını. Kitabı döneme göre değerlendirmemiz gerekiyor. Dönemin toplumunu öylesine güzel analiz etmiş ki yazar bunu halkın bizzat kendi ağzından kelimelerle bize vermiş. Başka bir detay ise Fatma Aliye’nin Refet kitabından sonra okuduğum ikinci feminist ağırlıklı kitap olması da benim için önemliydi. Kadın haklarını o döneme göre bu tarz savunmak yürek işi. Yarattığı Feriha karakteriyse aradan yüzyıl geçmiş olsa bile aklı başında her erkeğin isteyeceği tarzda bir kadın figürü. Şahsen kitap bittiğinde kendi kendime “Allah bana da İrfan şansı versin. Feriha gibi bir kadın girsin hayatıma” dedim. Halley kuyruklu yıldızının dünyaya çarpacağının dedikodusuyla başlar kitap. Mahalleli arasında dönen sohbetle öğreniriz bunu. Mahalleli kadınlar kuyruklu yıldızın dünyaya çarpıp yaşamı yok edeceğini kıyamet olarak görür ve bunu tamamen batıl inançlarla bozulan düzene bağlarlar ve ceza olarak görürler. Kadınların artık söz alması, bilimin her şeyi incelemesi, ilerlemeci toplum görüşünün Allah’a şirk koşmak olduğunu düşünüp, bu felaketin kendilerine müstahak olduğunu düşünürler. İrfan Galip’te bu konuyla alay eder ve aydın kişiliğini fikirleriyle ortaya atar. Kitapta İrfan kadın düşmanı gibi görünür. Gazetede kadınları hedef alan yazılar yazar. Mutsuz evlilikleri, kadınların vasıfsız olmasını, evlilikte karı-koca bir saat bile sohbet edemediklerini, sevgisiz evleri eleştirir. Evde bir kadın olmasından daha çok bir “eş” olmasını ister İrfan Galip. Aynı şeylerden konuşabileceği, tartışabileceği, aynı duyguları ve heyecanı paylaşacağı bir eş ister. Aslında burada bir kadın düşmanlığı değil bir umutsuzluk vardır bana göre. Böyle birinin asla var olamayacağına kendini inandırır. Bu yüzden de keskinleşir ve yazıları düşmanca görünür. Bakıldığında satır arasında düşmanlık değil bir sitem vardır. Eleştirirken ideal kadını haykırır yazılarında. İrfan’ı yaratan Hüseyin Rahmi fenimizmi savunduğuna göre kadar aşağılamayacaktır. Aynı kalemden, İrfan’ın içinden Feriha’yı çıkarır karşımıza. Feriha tam da hayalini kurduğu kadındır İrfan’ın (Hüseyin Rahmi’nin ve benim). Feriha bir mektupla dahil olur kitaba. O mektupla İrfan aşık olur Feriha’ya. Mektupla ve görmeden aşk mı olur diyenlere günümüz sosyal medyası ve instagram tanışmalarını hatırlatırım. Feriha ve İrfan mektuplaşmalarına paralel Halley’in konusu devam eder, bilimsel ve gerçekçilik, hurafeler ve evlilik hayatı, kadın-erkek ilişkileri eleştirilir üslubunca. Aşk, tutku, sınanma, türlü duygu karışıklıklarıyla devam eden İrfan-Feriha mektuplaşmaları izdivaça kadar devam eder. Kıyamet günü denilen gün geldiğinde, Halley’in altında bir garip izdivaç yaşanır. Dönemi ve akımı göz önüne aldığımızda ve Osmanlı dönemi yazarının feminizmi böyle tatlı savunuşu da konuya dahil olunca inanılmaz lezzetli bir eser ortaya çıkmış. Bu detaylar göz önünde tutularak herkesin bu kitabı okuması gerek. Kitaba dair daha anlatacağım o kadar detay var ki fazlasını yapmak kendini ispat etmiş edebiyatçıların işi, ben amatör bir okurum. Bu kitabı “hakkıyla” okuyanlarla yüz yüze geldiğimde uzun uzun konuşmak istiyorum. Etrafımda ki herkesin özellikle kadınların okumasını istediğim ikinci kitap. Haziran 2020
Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç
Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaçHüseyin Rahmi Gürpınar · İletişim Yayınevi · 201917,3bin okunma
·
21 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.