Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

208 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
"Kimse birbirini anlamak istememekte, herkes kendi tarafının inancını öğretisini bir dövme gibi zorla karşısındakilere kabul ettirmek peşinde koşmaktadır: bir kenarda kalıp kendi inançlarına bağlı kalmayı sürdürenlerin ise hali dumandır tarafların arasında ve onların üzerinde kalmak isteyenler katmerli bir nefretin kurban olmaktadır. Böyle zamanlarda yalnız aklın sesine kulak vermek isteyenlerden daha yalnız bir kişinin varlığı düşünülebilir mi? " Selam! Erasmus, öyle bir adam ki bir ülkeye bir şehre ancak oradaki kütüphaneye bakarak değer verirmiş,kitapların dışında her şeye yabancı kalan biriymiş. Size bir soru, merak ediyorum ben şehirleriniz de bulunan kütüphaneleri yeterli ve güzel buluyor musunuz? Bu kitabı bana üniversitemde ki edebiyat öğretmenim olan, fakültede karşılaşıp ayak üstü sohbette kitaba baktığımı görünce hemen hediye etti kendisi kitabı bana verirken "Ne adammış Erasmus, okudun mu?" dedi. Erasmus öğrenim programı ile hayatı değişen ben kitaplarını okumamış kendisi hakkında da hiçbir bilgi sahibi değildim. Ne büyük utanç! Çok teşekkür ederim Sayın hocama kitabı severek okudum. Hümanizm denilince aklıma ilk gelen isim Erasmus olmaya tam olarak da Romanya'ya Erasmus öğretim programıyla eğitime gittiğim dönemde öğrendim. Ne acı ki, ben Romanya'ya giderken herkes çok önyargili cümleler kurdu ben de ne ile karşılaşacağımı bilmiyordum. Erasmus'a hep minnettar hep borçlu hissedeceğim çünkü ben eğitim harici hayatımın hiçbir döneminde Romanya'ya bir merak salmazdim, Romanya inanılmaz bir ülke, inanılmaz güzel. Ortalama 10 şehrini falan gezdim ve aşığım ülkeye. Bence tek başına bir ülkede eğitim görmenin, yardım istemenin, oradaki insanlaarin yardımlarıyla da her işin kolaylaştığını görmenin sevincini yaşadım. Orada tanıştığım güzel insanlardan benim bu sayfamı dahi destek amaçlı takip edenler var, "bazen dilini anlamıyorum ama kalbinin sıcaklığını hissediyorum" diye hikayeme cevap verenler var. Bunun ne muhteşem bir şey olduğunu sanırım açıklayamam. İşte Erasmus tam da bunun olmasını isteyen bir insanmış, hümanist olun diyor, saygılı olun, her ülkenin insanına sevgi duyun diyor çünkü bizler hayvan değiliz diyor. Yani birbirimizi avlamak zorunda değiliz. Stefan Zweig, Erasmus'a hayranmış. Zaten Avrupa temellerini yerinden sarsan en önemli isimlerden biri, eminim okuyan herkes de benim gibi hayran kalacaktır. Kitap hakkında söylemek istediğim çok şey var, öncelikle siyasetin işleyişi hakkında yapılan bir hedefe yönelik sloganların pazarda satılıyor niyetine kullanımını iyi değerlendirmenize ve ilişkileri görmenize yardımcı olacaktır. Kitle çılgınlığından tutun da sanatçının bütün bu meseleler arasında nerede olması gerektiğine kadar birçok konuda yol gösteren, Erasmus'un derdini iyi anlatan bir eserdir. Şimdi en çarpıcı olan ne biliyor musunuz? Erasmus bir din adamıymış sebebi ise yetim ve öksüz olması sebebiyle bir manastıra verildiği için oradan rahip olmak zorunda kalmıştır. Lakin öyle bir adam ki, hiçbir zaman bulunduğu yerde bile oraya bağlı kalmamayi başarmış mesela din adamı giysisi giymemiştir, rahiplerin adetlerini yerine getirmemistir. Hayatı boyunca ne yoksul ne zengin bir adam olmuş ama ülke ülke gezmiş ve hep okumuş bir adam. Erasmus edebi-hümanist kiliflayabilme sayesinde reform hareketlerini manastıra kendisi, insanlık için sokmayı başarmıştır. Ona göre bağımsız düşünmek uğruna olmalı her şey...günde sadece 4 saat uyur geriye kalan zamanda okur, yazar ve dönemini incelermis. Eğitim'in sebebi her zaman bizlerde iş sahibi olmak anlamına gelir lakin Erasmus ile bunun tercümesini söyle yaparız, eğitim ancak insanları hümanist yetiştirmek içindir. Tutkular, koltuk davaları, kariyer, para bunların hepsinin boşa olduğunu söyler hatta öyle ki yarın üzerine konuşacağımız eseri "Deliliğe Övgü" eserinde epey bir dalga geçmekte ironi ile birlikte bütün sistemlere başkaldırı ile. Kitabın sonlarına doğru Luther ile Erasmus arasında ki çekişmeye görüyoruz. Saygılı ve ölçülü bir atışma mutlaka o kısmı okumalısınız bence. Ben çok keyif aldım. Erasmus'un da başarısız olduğu, yanlış yaptığı konuları okuyunca aslında insanın eylemleri ve eylemsizlikleri ile kişiliğini nasıl oluşturduğunu görüyoruz. Varolusculuk üzerine de fikir vereceğine inanıyorum. Neredeyse çok yaşlı olduğu dönemde bile ülkeden ülkeye gitmek zorunda kalan Erasmus'a hayatının son döneminde bir mevki teklif ediyorlar ve Erasmus, hiçbir zaman bunu kabul etmeden yaşarken ölürken mi yük alacağım omuzuma diye reddetti... Ve hayatı boyunca sadece Latince konuşmuş Erasmus, ölürken sadece çok küçük yaşta duyduğu, bilmediği dilde "Sevgili Tanrı" diyerek ölmüştür. Bu da acaba insan ancak ilk öğrendiği dilde mi bulur özünü diye düşündüren bir husus oldu benim için.. Dolu dolu olan, her cümlesinde hem Erasmus'a hayran kaldığım hem de Zweig bu eseri yazarken ne hissettiğini gönülden duyduğum bir eser oldu. Şimdilik bu kadar edebiyatla kalınız...
Rotterdamlı Erasmus
Rotterdamlı ErasmusStefan Zweig · Can Yayınları · 2019663 okunma
·
44 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.