Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

184 syf.
10/10 puan verdi
Düşünür olmanın ve gerçek bir ideolog olmanın temel prensibi, içinde bulunduğu çağın durumu, koşulları ve bunlar üzerinden hareketle ne olacağını kestirerek kurgu oluşturmaktan ziyade toplumsal eşitsizlerin kökenine inerek o eşitsizler üzerinden yeni bir kuram geliştirmektir. Deleuze de bu noktada temel eşitsizlerden biri olan kapitalizm karşısında anti-kapitalist bir şizoanaliz (anti-psikanaliz) ve ideoloji altyapısı koyarak fikri duruşunu belirlemiş ve bu zemin üzerinde marksizmin açmazı olan kadın mücadelesi konusunda irade koyarak insanın, bir başka eşitsiz olan yerleşik hayata geçişle birlikte edinilen mülkiyet ahlakı üzerinden gelişen ataerkil zihniyetin varlığı ve kadını köleleştirmesi meselesi üzerine eğilmiş ve temel perspektifi kaybetmeden sorunun psikolojik, sosyal, politik ve hatta ideolojik geri-planını irdeleyerek 21. yüzyılın mücadelesine yol göstermiş bir düşünürdür Deleuze. Tabi Deleuze'ü anarken Guattari'yi de anmamak olmaz. Hannah Stark da bu noktada, bir yandan Deleuze sonrası feminist felsefenin durumu ve geleceği üzerine eğilmiş, bir yandan da feminist düşüncenin beden, arzu, siyaset ve toplumsal cinsiyet kavramları üzerinden oluşturulmuş olan altyapısına Deleuze'ün üstyapı olarak kattığı oluş, fark, edimsel ve virtüel kavramlarını anlatıyor bizlere. Postyapısalcı bir düşünür olan Deleuze'ün ataerkil düşüncenin çürümüşlüğünü her yönüyle ele alarak çözümlediğini ve bununla birlikte 21. yüzyılın feminist hareketinin ideolojik kimliğini oluşturması onu diğer düşünürlerden ayıran çok değerli bir özellik. Bu kitabı mutlaka okuyun demeyeceğim. Önce Deleuze ve Guattari'yi okuyun derim. Çünkü Deleuze'ün dünyasında kaybolmazsanız kayboluşunun hikayesini anlatan Hannah Stark'ı anlayamazsınız. Keyifli okumalar.
Deleuze'den Sonra Feminist Teori
Deleuze'den Sonra Feminist TeoriHannah Stark · Otonom Yayıncılık · 20194 okunma
·
25 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.