Ancak Eagleton'un da işaret ettiği gibi edebiyat kuramı, felsefi, politik, sosyolojik, antropolojik ve pek çok diğer araştırma biçimi ve pratiğinin son derece kaba bir karışımıdır. Kısacası, edebiyat kuramının disipliner “saflığı” diye bir şeyden söz edemeyiz; elbette disiplinlerin birbirine bulaşması gibi bir nosyona dayanarak söz edilebilecek “saflığı” bir kenara koyarsak. Ancak eğer edebiyat çalışmaları disiplinleraraslığı öğreten bir “disiplin” olacaksa, kendisinin disiplin oluşuna dair herhangi bir fikri nasıl koruyabilir?