Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

368 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Gerçek edebiyat mı? Öyle bir yer var: büyük edebiyatçıların hayâl ve kalem gücüyle yaratabildiği, büyük dil gücü taşıyan güzel eserler. Oralarda ne uçsuz bucaksız hayâl güçleri çalışır durur! Sadece Ursula K Le Guin'in eserleri yeter. Şimdi kalkıp da bir okur Dünyanın Doğum Günü'nü okusa, yaşayacağı şokların yanı sıra bu kadar güzel bir üslûbun nasıl olup da mümkün olabileceğini de kendi kendine sorar: bu mümkün mü? Bu, gerçek mi? Evet, elbette gerçek. O diyarlar var. O diller var. Ya da bir gemiye binip afrika'nın derinlerine gidip Kurtz'u aramak, veya balina çeşitlerini de okuyacağın bir klasiğin sayfalarında gezinmek de mümkün. Bu da olmadıysa apartmanınızın önünde belki senelerdir farketmediğiniz bir portakal ağacı vardır- bizim var ve ben bunu yeni farkettim, gerçekten, yani evet, bu, oldu! Demek istiyorum ki, türlüsünden edebiyat örnekleri gözünüzün, gönlünüzün önünde, etrafında dolanır durur. Burası, yani orası, işte imrenilecek bir mekândır. Hakkı verilmiş okumalarla boy boy portakal ağaçları, şeker portakalları büyür durur orada. Ama bir de şurası var: polisiyenin üvey evlat gibi biraz güdük kaldığı, biraz küçümsendiği, biraz hafife alındığı ve biraz da edebi anlamda sığ kaldığı yerlerdir burası. Burada gerçek meseleler, gerçek dünya meseleleri, insan boyunu aşmayan arzularıyla bodur insanların arzuları uğruna başkalarını harcadığı ve bir şekilde yakalanmalarına sebep olan açıklarıyla yamalı suçlarının hikâye olup önümüze konduğu yerlerdir buralar. Bu mekânlarda yazarlar ellerinde bir kalemle gerçek dünyanın çizgilerini çizer durur, sınırları defalarca üstünden geçilir. Bir kısır döngü vardır burada: herkes kesinlikle birbirine benzer. Bu insanlar sıkıcıdır da biraz. Ayrıca vasıfsızdır da bir yandan. Etrafta, yolda gördüğümüz insanların suç işleyen versiyonları gibidir: etekli kadın gülümsüyor, bıyıklı adam onu arzu ediyor, ikisini gören koca her şeyin farkında ve kadını öldürmeyi plânlıyor. Ancak bıyıklı adamın da plânı vardır, etekli kadına söz vermiştir, koca iki haftaya ölecek ve malı mülkü etekli kadına kalacaktır. Tabii bir sene sonrasında etekli de bir kaza sonrasında öldüğünde bıyıklı, yeni evlendiği eşini kaybetmenin acısını uzun süre yaşayacak ama kızıl saçlı kadınla bir sene sonra her şeyin üstesinden gelerek ve acısını kalbine gömerek bir araya gelecektir, tabii sahip olduğu her şeyle beraber. Buna rağmen koca daha baskın çıkar: kadın öldürülür. Bıyıklı katil olarak yakalanır. Olaydan kendisini haberdar eden kızıl saçlı ile yas tutan koca ölen kadının yasını gizli gizli beraber tutarlar, bir yandan da güzel günlerin hayallerini kurarlar... Çağatay Yaşmut'un klasik, olağan, çok renkli olmayan dünyası kolay okunurluğa inandırıcılığı da ekleyerek sürekli kendi hanesine artılar yazdırıyor. Her kitabı bir öncekinden iyi Yaşmut'un. Her defasında bu olağan ve sıradan dünya yine kendine ikna ediyor okuru. İşin güzeli, Yaşmut sıkmıyor, teklemiyor, basitleşmiyor. Tutturduğu çizgisi oldukça iyi yazarın. İşte bu gerçek dünyaya en yakın yerden bizlere bakarak insanları ve onların suç dolu öykülerine anlatan Başkomiser Galip bence kendisine bir şans verilmesini hak ediyor. Acaba diye düşünen varsa, ertelemeyin, başlayın derim.
Beni Yavaş Öldür
Beni Yavaş ÖldürÇağatay Yaşmut · Maceraperest Kitaplar · 201965 okunma
·
83 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.