Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Mazlum(!) Sol
[…] O devirlerde cılız, mütereddit ve zayıf olan sol hep “fikir özgürlüğü”nden bahseder, fikre karşı fikir iddiasını ileri sürer, kaba kuvveti kınardı. Mazlum, mağdur, mütevazı solcu; hep gaddar, zalim, mütecaviz sağın baskısı altında gösterilirdi. Bu çağda karikatürlerde, elinde kitap zavallı bir genç solu temsil eder. Saçı sakalına karışmış elinde çivili bir sopa ile komando gösterilir, kafasına vururdu. Bu edebiyat, hükûmet yetkilileri üzerinde de tesirini gösterdi. Adliye, dâhiliye bakanları, hatta Başvekil, “aşırı sağ, faşistler, naziler” diye milliyetçilere hücum etti. Hükûmet adamlarının bu sözleri bir kısım halka da müessir oldu. Milliyetçi gencler kınanmaya başlandı. Onlar da genel baskında bizar olarak derslerine çalışıp meydandan ayrıldılar. Bu ayrılış komünistlerin işlerine yaradı, güçlendiler, teşkilatlandılar, cesaretlendiler ve eyleme geçtiler. Artık şiddetten bahsediyorlar, solcu ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi tama yakın hâkimiyetlerine geçmişti. Şimdi bunu diğer fakültelere yaymak gerekiyordu. Bunun için yeniden bir eylem düzenlediler ve bunu ilan da ettiler. Ve eyleme başladılar. 17 Mart günü Fen Fakültesi'nde solcular üslendi ve Öğretmen Okulu’nda milliyetçilere hücuma geçildi. Milliyetçiler bir binaya girip kendilerini korurken solcular dinamit, bomba ve molotof kokteyliyle saldırıya geçtiler; saldırı üç gün sürdü. Bu arada içerdekilere yemek götüren Süleyman Özmen'i tabancayla vurup öldürdüler ve içeride mahsur kalanların aleyhine de şahitlik ederek masumları tevkif ettirdiler. 26 Mart'ta solcular, Prof. Faruk K. Timurtaş’a ateş etti. Olaylar gerginleşirek devam etti ve Nisan başlarına gelindi. 8 Nisan'da İstanbul'da solcular, Beyazıt'ta halka ateş açıp bir simitçiyi vurdular. 1 Nisan'da gece saat 3'te Site Talebe Yurdu’nda uyumakta olan Beyhan Arslan'ı pencereden ateş eden solcular vurdu. Gencin yatak vaziyetini o gün değiştirmiş olması başından değil de ayağından yaralanarak kurtulmasını sağladı. Bu olay üzerine, Site Yurdu’ndaki gençler, solcuların yurtta kalmasına müsaade etmediler. Zira, can emniyetleri şüpheliydi. 13 Nisan günü solcular DTCF Fen, Hukuk, SBF, Hacettepe ve Tıp Fakültesi’nde saldırıya geçtiler ve milliyetçi gençleri baskınla yakalayıp hapsettiler. Avni Yüksel Alper, Kürşat Kurtcebe, Ali İhsan Oğuz jiletle çizilmek, sigara ile yakılmaya tâbi tutuldu. Aynı gün Ankara Tıp'ta Süleyman isminde bir genci yakalayıp zulme giriştiler. Onu kurtarmak için gelen Ülkü Ocakları Birliği Başkanı ve Tıp Fakültesi üçüncü sınıf öğrencisi İbrahim Doğan'a ateş açtılar. İbrahim Doğan’a attıkları kurşunla Dr. Güçlü’yü vurdular ve derhal İbrahim Doğan'ı suçlu diye ilan ettiler. Bu hengâmede TRT günde üç defa, İbrahim Doğan'ın katil olduğunu ilan etti. Polisten bir kişinin(Selçuk Bey) kendilerine malumat verdiği ileri sürüldü. Akşam, Cumhuriyet, Milliyet ve Ulus da aynı haberleri verdi. 14 Nisan günü, Türk Ocağı’nı polis, Dâhiliye Vekili’nin emriyle bastı. Bir şey çıkmadı. 15 Nisan günü Site Talebe Yurdu’nu polis bastı, bir şey çıkmadı. 15 Nisan günü Hacettepe Yurdu’nu polis aradı. Bomba, molotof kokteyli, tabanca çıktı. Solcular polise karşı koydu. Rektör İhsan Doğramacı kefil olarak solcuları kurtardı. 16 Nisan günü Dâhiliye Vekili, fakülte dekanlarını ve valiyi toplayarak Site Yurdu’nun solculara açılmasını istedi. Ankara valisi bütün yurtları silahtan arıtmak teklifini yaptı. İsteği dekanlar ve İçişleri Bakanı tarafından reddedildi. Hedef yalnız milliyetçilerdi. Şimdi solcular 28-29 Nisan günü hadise çıkarmak için hazırlandıklarını ilan ediyorlar. Hadiseyi çıkaracaklar. Silahlar patlayacak, kanlar dökülecek ve bir masum milliyetçi polise verilip mahkum ettirilecektir. Sonra sorumlu ve yetkili kişiler, aşırı sağla aşırı sol döğüştü diyecektir. Bunun böyle olacağı muhakkaktır. Denenmiştir Efendim…
Sayfa 133 - Ötüken Neşriyat ﴾Devlet, 27 Nisan 1970﴿
··
80 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.