Gönderi

Her ne kadar böyle olsa da, hakikat isteminin kendisi hakkında ortaya koyduğu sorular bir yanıt gerektirir ve İyinin ve Kötünün Ötesinde’nin ikinci kısmının ilk bölümcelerinden biri, Ni­etzsche’nin kendi yanıtına dair bir ipucu sunar: “Başından beri, neredeyse tasavvur bile edilemeyen sınırsız bir özgürlüğün, en­dişesizlik ve kayıtsızlığın, yaşama yürekliliği ve neşeliliğinin tadını çıkarmak için cehaletimizi korumanın yolunu nasıl da bu­luyoruz -sırf hayatın tadını çıkarmak için! Ve ancak bu sağlam, bu katı, granitten cehalet temelinde bilgi bu denli yükselebildi- çok daha güçlü bir istemin temelindeki bilgi istemi: bilgisizlik, be­lirsizlik, yalan istemi! Karşıtı olarak değil ama -arındırılmışı olarak!” (BGE, 24). Aynı zamanda, “mantıksal hakikat istemi ancak tüm olayların temelden yanlışlandığı varsayıldıktan sonra söz ko­nusu olabilir” ve “her iki aracı da, önce yanlışlamayı, daha sonra da kendi bakış açısını uygulamaya sokmayı kullanabilen bir dürtü hüküm sürüyor burada” (WP, 512) diye yazan Nietzsche, bunun hiç değilse son derece kendine özgü bir görüş olduğunu bilir. Baş­langıçta İyinin ve Kötünün Ötesinde’de muhatap alman, hayali bir nesneye sahiptir; “Bir şey nasıl olur da karşıtından türeyebilir? Ha­kikat yanılgıdan nasıl doğar örneğin? Ya da hakikat istemi, al­danma isteminden?” (BGE, 2). Ama Nıetzsche’nin bu kitabının te­mel amacı, kitabın başlığının da gösterdiği gibi, “metafizikçilerin temel inancını ... değerlerin karşıtlığına olan inancı” yadsımaktır. Nietzsche, “doğrunun, doğruculuğun, bencil-olmamanın” kökeni ve değerinin tümüyle “aldatma, bencillik ve hırsta...” daya­tabileceğini öne sürer. “Hatta”, diye yazar, “bu iyi ve saygın şeylerin değerini oluşturan tam da, bunların gizliden gizliye şu aşağılık, şu görünüşte karşıt şeylerle ilişkili olmaları, onlara bağlı ve onlarla iç içe olmaları olabilir pekâlâ -belki özünde onlarla bir bütündürler” (BGE, 2). Nietzsche, hakikat ve yanılgının, bilgi ve cehaletin, iyi ve kötünün birbirinin karşıtı olmadığını iddia etmek ister; bunları tek bir bütün üzerindeki noktalar olarak tahayyül eder. Bu sınır ta­nımaz tekçilik, yani yalnızca karşıtların değil, genelde her şeyin te­melde karşılıklı ilişki içinde olduğu ve karakterlerini bu karşılıklı ilişkilerden türettikleri görüşü, Şen Bilim’in 3. kitabında önceden sunulmuştur. Nietzsche burada, neden ve sonuç bakımından bugün “naif insanların ve eski kültür araştırmacılarının yalnızca bir­ birinden kopuk iki ayrı şey gördüğü yerde muhtelif bir teker te­kerlik keşfetmekte” olduğumuzu yazmıştır-(GS, 112).
··
30 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.