zweig'in 10 öyküsünün toplandığı güzel doyurucu bir kitap. bilinmeyen bir kadının mektubu'nu okuduğum an kendimi okuyorum sandım. nasıl olur da bir kitap beni yazar benim görünmezliğimi yazar dedim. her öyküsü ayrı güzel ayrı zevkli yeni bir öyküye başlarken yine başladık bir maceraya diyerek okuyorum kendine göre bir tarzı var bu tarzını okuduğum eserlerinde hemen hemen hiç değiştirmemiş sanki öykü bitince okuyucunun yüz ifadesini tahmin ediyor gibi ya da her öykünün sonunda okuyucuda aynı yüz ifadesini bulmayı umuyor gibi. bilemiyorum bende böyle bir fikir uyandırdı. bu kitapta da en sevdiğim öyküler
bilinmeyen bir kadının mektubu ve görülmeyen koleksiyon. kitapları okurken yazıldığı döneme bakarım. yazıldığı döneme göre, düşünce tarzına göre kusursuza yakın iki eser diyerek düşüncelerimi noktalıyorum zweig okumadıysanız herhangi bir kitabından başlayarak okuyabilirsiniz illa satranç'tan başlamanıza lüzum yok zweig diyince popular kültürde akla satranç gelse de satrançtan daha fazlası olan eserleri mevcut ben de yazarken sanırım kendimi tekrar ettim