Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

207 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
YİNE Mİ GOL DEĞİL?
Yahu bir salın insanları! Bireyselleşmeye kalksak "Modern toplumun insanı yalnızlaştırması..." diye başlayan tutunamayan insanın hüznünü anlatırsınız; bir gruba dahil olacak olsak da "Kişinin benliğinden hoşnut olmaması onu kitle hareketlerinde eritme isteğine dönüşür" deyip durumun ne kadar hazin olduğundan bahsedersiniz. Ne yapsın bu insanlar?! Tamam, sakin olalım şimdi. Bu ikisinin arası yok mudur? Ilımlı insanlar, ılımlı inançlar... Vardır mutlaka her daim 'aceba boşluğu' bırakanlar. Kendilerine toptan satışla sunulan hazır inançları, düşünmenin ağır yükü altında ezilmek pahasına kabul etmeyenler.Neyse bu incelemede odak noktamız bu değil. Bir insan neden fanatik olur? İnandığı şeye tutkuyla bağlı olduğu için mi veya inancını yüzde yüz doğrulayabileceği için mi?.. Yazarın kitapta savunduğu şeyin bununla hiç alakası yok desem yeridir. Eric amcamız diyor ki "İnsanların uğruna öldükleri kutsal davaları birbirinden farklı olsa bile, o insanlar belki de esas itibariyle aynı şey için ölmektedirler" (s.12) Yani mevcut inancımızın öğretisi ne olursa olsun tam tersi istikamete yapılacak bir dönüş dahi mucizevi değildir. Hitler'in de dediği gibi "Her komünist potansiyel nasyonal sosyalisttir." Peki inancımızın öğretisi de önemsizse nedir bu kitle hareketlerinin sebebi? Yazara göre kitle hareketlerinin temel sebebi ve buna yatkın olan insanların ortak özelliği benliklerinden herhangi bir sebepten dolayı nefret etmeleri ve daha fazla buna katlanmamak için, yani Dostoyevski'ni tabiriyle 'seçme özgürlüğünün korkunç yükünden kurtulmak için' benliklerini bir grup içinde bireyselliklerini kaybederek 'anonim' olmak pahasına yok etme isteği. Bu insanların kendilerine telkin edilen yerli-yersiz umutlar yüzünden kitle hareketlerinden tek beklentileri ani bir değişim sonucu yepyeni bir hayat. Elbette bu durumda olup da bunun farkına dahi varamayacak kadar baskı altında, korkutulmuş genellikle ayaktakımı denen grubu oluşturan insanlar bir toplu hareket, bir başkaldırı başlatamazlar. Çünkü zaten hayatta kalmak onlar için büyük bir zaferdir. Karınları tok yatağa girince kendilerini şanslı sayan bu insanların benlikleriyle dertleri olmaz, olsa bile yaşam mücadeleleri bunu fark etmelerine müsaade etmez. Toplu hareketlerde önemli başka şeyler de vardır. Mesela mutlu bir geleceğe inanmamız şart, geleceğin belirsizliğinden korkmamamız da. Eric Hoffer'ın kitapta dediği gibi "Geleceğe duyulan korku bugüne sarılmamıza sebep olurken geleceğe duyulan inanç değişime açık olmamızı sağlar." Yani aklınızda bulunsun, bir gün bir eylem başlatmak isterseniz insanlara ütopyalar anlatın. Peki ya bireysel ütopyasını zaten yaşayanlara ne demeli? Bu tür insanların hiç işi olmaz kitle hareketiyle. Onlar için gelecekte olacak herhangi bir değişim halihazırdaki iyinin bozulması anlamına gelir. Hitler'in bir mimar ve ressam olmak istediğini biliyor muydunuz? Gerek dışsal gerek de içsel yetersizlikler yaratıcı fikirleri kısıtlayabilir. Aynı Hitler'de olduğu gibi üretkenliğin durması felaketlere yol açabilir. Ben de isterdim ki Hitler Nazizme öncülük etmek yerine barış tabloları yapsın... Ama olmayınca olmuyor işte. Shakespeare'in de dediği gibi "Şöyle ya da böyle olmak elbette kendi elimizde." (Othello- İş Bankası Kültür Yayınları/s.25) Ama yazarın da kitapta vurguladığı gibi kimsenin düşüncelerini tam olarak doğru kabul etmemeliyiz. Yeni bir bakış açısı olarak ele alıp kendimize bir şeyler katmaya odaklanmalıyız. Katılmadığım noktalarıyla beraber, bir bütün olarak bana katkısı olan bir kitap. İlgisi olanlara tavsiyemdir.
Kesin İnançlılar
Kesin İnançlılarEric Hoffer · Olvido Kitap · 20192,741 okunma
··1 alıntı·
268 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.