Kadın bacakları hep suçlu
"Osmanlı Devleti’nin yıkılmasının ardından, İslam dünyasında ulus devlet kurma çabaları ilahi buyruğun yöneticiler tarafından ihlal edilmesi anlamına geliyordu. Hirschkind’a göre, doğası itibariyle ulus devletin standardize edici ve müdahaleci özelliği Müslümanlar’ın asırlardır yaşattığı gelenek ve kurumları tehdit etmişti. Böylece, Müslümanlar’ın siyasal otorite ile gerilimli ilişkileri ve siyasallaşma süreçleri başlamış oldu. Bu durum, devleti yöneten elitin modernleşme ve sekülerleşme gayretleriyle birleşince fay hattı daha da derinleşti. 1928 yılında, Müslüman kardeşler böyle bir atmosfer içinde doğdu mesela. Liberal ve seküler bir milliyetçilik anlayışını tercih eden Vefd Partisi, Mısır’ı yönetmeye çalışıyordu. Mamafih, Mısır’daki fiili İngiliz işgali bu süreci zorlaştırıyordu. Siyasal İslam bu dönemde ortaya çıkan fırsatı gördü ve modernleşme ile emperyalizm arasında birbirini dışlayan değil birbirini besleyen bir ilişki olduğunu iddia etti. Böylece, siyasal İslam, batılılaşma sürecine liderlik eden kadroyu rahatlıkla emperyalizmin uşaklığını yapmakla itham edebildi. Kısa zaman içinde, toplumun yaşadığı ekonomik ve sosyal problemler de teker teker batılılaşma süreciyle ilişkilendirildi ve etkili bir muhalefet cephesi oluşturuldu. Böylece bir siyasal İslamcı, akmayan musluğunun, evine giden yolların bozuk olmasının, fukaralığının, deva bulmayan hastalığının, ülkesinin üzerine çöken İngiliz sömürgeciliğinin faturasını otobüste yanına oturan mini etekli bir üniversite öğrencisine kesmeye başladı. Bunun için “çözüm İslamdır” sloganı, üniversiteli kızlar edepli giyinmeye başladığı zaman refahın artacağını, suların akacağını , İngilizlerin büyük bir bozguna uğrayacağını müjdeliyordu. Ve bahsi geçen üniversite öğrencisinin ahlaklı bir Müslüman kadına dönüşmesi için gerekli olan, devletin ilahi buyrukları kabul etmiş bir elit tarafından yönetilmesiydi."
Bozpek - Gazete Duvar / 2017