Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Dresuar

Dresuar
@Kahvetulikbal
6 kütüphaneci puanı
936 okur puanı
Kasım 2020 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
Sözlerini dinleyen sanır Sokrât-ı sâni Çenene diyecek yok; fakat âsârın hani? Fikrin gibi kılığın darmadağın perişan. Gavs-i tahallûsumdur: adın olsun 'Hırpanî'
Sayfa 68
Reklam
Aihm devlet terôrünü aklamak adına kurulmuş batının yalancı demokrasi serabıdır. Örn: İsrail
1919’un sonlarına doğru, İslâm örtülü Türk milliyetçiliğinin, yeni Osmanlılık arayışını bastırdığı görülmektedir. Milliyetçilik karşıtı olanlar hariç yeni Osmanlılığı savunan yazarlar, Anadolu’da gelişen milliyetçi harekete destek vermeye başlamışlardır. Daha ileri bir aşamada ise, Türk basınının belli başlı yazarları arasında, Ermeni ve Rum azınlıklarının 1919 yılının sonlarında yapılan seçimleri boykotu, 1920 Ağustos’unda ortaya çıkan Sevr Antlaşması’nın Anadolu’yu siyasî olarak etnik temelde yapılandırması, 1921’deki Pontus ayaklanması gibi gelişmelerin de etkisiyle, memlekete sadık olmayan milletlerin tasfiyesi fikri egemen olmaya başladı. Bu fikir, millî mücadelenin kayda değer bir sonucu olacaktır. Zira, 1923’te yapılan nüfus mübadelesi antlaşması gereği Anadolu Rumlarının büyük bir çoğunluğu Yunanistan’a gitmek zorunda kalmış, Ermeniler de ya Ermenistan’a ya da başka ülkelere göç etmek zorunda kalmışlardır.
Sayfa 175

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hilafetin kaldırılmasının, Kürt eşrafı için çok daha büyük bir anlamı vardı: Kürtlüğün daha önce İslâm’la özdeşleşmesini sağlayan ve Kürt-Türk ittifakının tek garantisini oluşturan din kardeşliğinin sonu anlamına geliyordu bu. Halifelik meselesi üzerinde, TBMM’de Kürt mebus Yusuf Ziya ile Mustafa Kemal arasında geçen şiddetli tartışma, Batılılaşmış Kürtlerin de bu tepkileri paylaştığını gösterdi. Şeyh Sait’in Kürt ulemasına ve aşiretlerine yolladığı mektuplar bu konuda daha da nettir: "Daha önce ortak bir hilafetimiz vardı ve bu, bizim dindar halkımıza, Türklerle aynı topluluğun bir parçası olmanın derin bir hissiyatını veriyordu. Hilafetin ilgasından beri bize kalan tek şey Türklük baskısıdır."
Sayfa 109
1924’te hilafetin kaldırılması, bağımsızlığın başlangıç projesine ihanetin daha ileri bir kanıtı olarak görüldü. Sadece dindarlar veya tarikat mensupları değil, -Lütfi Fikri, Hüseyin Cahid gibi- bazı ateistler de hilafetin kaldırılmasını, Osmanlı mirasının sonunu getiren ve Kemalist elitin iktidarı tam olarak tekeline almasını sağlayan son bir adım olarak gördüler.
Sayfa 109
Reklam
Türkiye’de egemen tarih anlayışı, Kurtuluş Savaşı’nı esas olarak bir “Toprak ve Sınır Savaşı” olarak ele alır. Bu bakışı kabaca şöyle özetleyebiliriz: “1918-1923 arasında yaşananlar, Birinci Cihan Harbi sonunda, elinde kalan son toprak parçasını korumak isteyen Türkler ile bu topraklan aralarında paylaşmak isteyen diğer uluslar arasındaki bir savaştı. Biz Türkler, esas olarak, 1918 Mondros silah bırakışması antlaşmasıyla belirlenmiş, daha sonra “Misak-ı Millî” olarak ilan ettiğimiz topraklan ve sınırlan korumak istedik. Buna karşı, Ermeni, Yunan, Kürt gibi diğer uluslar ise, özellikle İngilizlerin desteğiyle, kendi ulusal devletlerini kurmak ve Anadolu’yu, İngiliz, Fransız ve İtalyanlarla anlaşarak aralarında paylaşmak istediler.” Bu bakış açısıyla ele alınan tarih anlayışını sembolize eden iki önemli antlaşma Sevr ve Lozan’dır.
Sayfa 51
Savaş yılları sırasında, hâlâ Çarlık siyasî yönetimi altında bulunan Bakü’de Pantürkist faaliyetler, esas olarak, belirli dergilerin yayınlanmasıyla sınırlı kaldı. Savaş sırasında Çarlık yönetime mutlak itaat sergileyen Yeni Füyuzat ve Şâlâle gibi dergiler, esas misyon olarak, Azerî dilinin sadeleşmesini gördüler. Osmanlı İmparatorluğu’nda milliyetçi çevrelerin yaptığı gibi, Arapça ve Farsça kelimeleri atıp yerlerine saf Türkçe kelimeler koymaya çalışıyorlardı. Osmanlı imparatorluğundaki Pantürkist derneklerin etkinlikleri hakkındaki haberler Şâlâle dergisinin editörü İsa Bey Aşurbeyli tarafından sıkça yazıldıysa da, Iran Azerbaycanı sorunu bu tür dergiler tarafından ihmal edildi. Anlaşılan, gizli gündemlerinde Osmanlılarla daha sıkı bağların kurulması, İran Azerileriyle birleşmeye göre öncelik taşıyordu.
Sayfa 35
175 syf.
·
Puan vermedi
Mimar Kemalettin'in eseri İzmir'de gelinlikçilerin yoğunlaştığı bir bölge ama üzerine kaçak yapılar yapılmış. Diğeri de Kreisky'nin eseri Viyana'da olduğu gibi korunmuş.
Viyana'nın tam orta yerinde Avustuya ve Batı'yı ırkçılık vahşetinden kurtaran SSCB'nin Kızıl Ordusu'nun anıtı...
Reklam
Gerçi dervîş-i fakîrüm ser ü sâmânum yok Devlet-i şâh-ı cihân -bana şitâbânum yok Künc-i külhân bana cây oldı ise âlemdür Gayr-i masû'-ı Hudâ seyre gülistânum yok Dehenünle bana va'd itmeye sultânum yok Dime yok yerlere va'd eyleme cânum yok Cânuma cân ile kasd eyler ol ağyâr benüm Cânâ ahvâlümi arz eylemeğe cânum yok Ney gibi nâle vü ah eylemede giryânum Şeh-süvârum dime NÂYÎ gibi nâlânum yok
Dresuar
Bir kitabı okumaya başladı
Mustafa Safayi Efendi Tezkire-i Safayi
Mustafa Safayi Efendi Tezkire-i SafayiKolektif
0/10 · 0 okunma
Ney gibi her dem ki bezm-i vaslını yâd eylerim Tâ nefes vardır kuru cismimde feryâd eylerim Rûz-i hicrândır sevin ey murg-i rûhum kim bu gün Bu kafesten ben seni elbette âzâd eylerim Vehm edip tâ salmaya sen mâha mihrin hiç kim Kime yetsem cevr ü zulmünden ana dâd eylerim Kan yaşım kılmaz vefâ giryan gözüm isrâfına Bunca kim her dem ciğer kanından imdâd eylerim İncimen her nice kim ağyâr bi-dâd eylese Yâr cevriyçin gönül bi-dâda mu’tâd eylerim Bilmişim bulman visâlin lik bu ümmîd ile Gâh gâh öz hâtır-i nâ-şâdımı şâd eylerim Levh-i âlemden yudum eşk ile Mecnûn adını Ey Fuzûli ben dahi âlemde bir ad eylerim
O benim nâyîm idi, yâdımdı Ekmeliyyetde hüsn-ü ânımdı Nâyı susturdu, son nefes ile O benim her şeyimdi, cânımdı
Söyletip son sözünü hak diye nâya Bağladı rûhunu Hazret-i Mevlânâya
Gerçi dervîş-i fakîrüm ser ü sâmânum yok Devlet-i şâh-ı cihân -bana şitâbânum yok Künc-i külhân bana cây oldı ise âlemdür Gayr-i masû'-ı Hudâ seyre gülistânum yok Dehenünle bana va'd itmeye sultânum yok Dime yok yerlere va'd eyleme cânum yok Cânuma cân ile kasd eyler ol ağyâr benüm Cânâ ahvâlümi arz eylemeğe cânum yok Ney gibi nâle vü ah eylemede giryânum Şeh-süvârum dime NÂYÎ gibi nâlânum yok Tezkire-i Safayi
15,5bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.