Gönderi

Sahibi kölesinin yeme, içme ve barınma ihtiyaçlarını teminle mükelleftir. Onun dilenmesine ve istirahatına da dikkat etmesi gerekir. Bir hadisi şerifte: “Köleleriniz kardeşlerinizdir. Allah onları ellerinizin altına koymuştur. Kardeşi eli altında olan, ona yediğinden yedirsin, giydiğinden giydirsin. Onlara kaldırmayacakları yük yüklemeyin, şayet yüklerseniz, onlara yardım edin” buyrulmuştur. Belirtelim ki, köleler hakkında böyle bir hukukî düzenlemeye cihan tarihinde rastlamak mümkün değildir.122 Cevdet Paşa’nın deyimi ile “Müslümanlıkta köle almak, köle olmaktır.” Çünkü, köleler hakkındaki ayet, hadis ve içtihatlardaki hükümleri aynen uygulaması halinde, onun sahibi olan efendisine çok büyük mükellefiyetler yüklemiş olmaktadır. Bu durumda bir köleye sahip olmak, zannedildiği kadar cazip değildir. Bir hadiste şöyle buyurulmuştur: “Câriyesi olan kimse, ona (bir şeyler) öğretir, iyi muamele yapar ve onu evlendirirse, dünya ve âhirette iki sevabı vardır: “Bir sevap evlendirme ve öğretme için, diğeri de âzad etme için.” Eğer sahibi kölesinin haklarına riayet etmezse, devlet idaresi tarafından onu satmaya veya azad etmeye icbar edilebilir. Devletin, kölelerin haklarının himaye ve icrası bakımından nezaret ve murakabe hakkı mevcuttur.
·
3 görüntüleme
Serhat okurunun profil resmi
Meşhur müsteşrik Snouck Hurgronje şöyle diyor: “Avrupalılar, İslam’da esaret (kölelik) hakkında, Amerika ile şarktaki vaziyeti birbirine karıştırmaktan dolayı, hatalı hükümler vermişlerdir. Bundan dolayı İngilizlerin, esir ticaretini men’ için, koydukları nizamlar hakkındaki sitayişleri pek yerinde değildir... Velhasıl vaziyeti yakından gördükten ve meseleyi etrafı ile mütalaa ettikten sonra, şu kanaate vardım ki, esaret aleyhinde yapılan propagandalar hiç de beğenilecek şeyler değildir.” Ayrıca köle ve cariyelerin fiili vaziyetinin “hür gibi” olduğunu uzun uzadıya anlatıyor. (Bkz. Juynboll, a.g.m.)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.