Düşünceler /Öykü
"Her birimizin yalnızca şimdiki zamanda, bu kısacık anda yaşadığını unutma; geri kalan günlerimiz ya çoktan geçip gitmiştir ya da bilinmeyen gelecektedir."
Bak bak bak, ne de iddialı konuşuyor, ne de hakikati perçeminden yakalamışcasına emin kendinden. Ah şu filozoflar yok mu! Bir yanlarıyla insan aklının ne muazzam bir şey olduğunu ispat ederler, diğer taraftan insanoğlunun nankörlüğünü ne de katıklı bir şekilde mücessemleştirirler!
Neyse.
Bu üçüncü çay oldu. Şu Kız Kulesi yok mu… Ulan kim bilir kimler bunun karşısında oturup sohbet etmiştir, kaç bardak çayı devirmiş, dertlerini,çoluğunu çocuğunu düşünmüştür. Bi dakka! İyi de bu sürekli içtiğimiz ve sanki bize Attila'dan kaldığını zannettiğimiz çay bize ondokuzuncu yüzyılın sonunda gelmiş ya! İlk öğrenince çok şaşırmıştım. Olsun, İsmet Özel de çay içiyor ben de. Bu içecek şu üzerine isim yazılan garip kahve türlerinden daha sıcak ya, bu da yeter..
Kendi kendime konuşmak hoşuma da gidiyor, amma korkuyorum da. Birileri bir gün normal olmadığımı suratıma haykıracak.. Amaaan, onu düşün bunu düşün şunu düşün, filozof ne demişti?
"Her birimizin yalnızca şimdiki zamanda, bu kısacık anda yaşadığını unutma". Ulan, bu adam Carpe Diem'e mi gönderme yapıyor yoksa? Hani şu hazzın merkezde olduğu olduğu söze. Yok canım, bu adam Stoacı falan ama yüzlü yıllarda yaşamış. Vay be, adam Roma'lı ve kitabını iki bin yıl sonra bir Anadolu çocuğu Kız Kulesi'nin karşısında okuyor. Gerçi öyle ahım şahım bi kitap da değil ya hu. Baktım kitap sitesinde iki binin üzerinde okunmuş, dönüp bi de Gazâli'nin el munkız'ına bak sen. Yazık bize. Bi Romalı bi Gazâli'den çok okunuyor. Eee şimdi kendime de sorayım o vakit, Gazâli'nin hangi kitabıyla şurada iki bardak çay içtin de konuşuyorsun!
Neyse, neyse.
Şu martıya bak, nasıl da şiir gibi uçuyor.
Aklıma İsmet Özel'in Bir Yusuf Masalı'ndaki mısraları geldi: "Ok değerse bir kuşun ancak kalbine değer/ Bunu bilmeyecek ne var?"
Ah ulan, şu Ayasofya da bir açılsa, bi namaz kılsak orda da. Gerçi iki hafta sonra sabah namazına bakıver sen, kaç tane cemaati var. Akif ne demiş: "Bu milet, Cuma namazına giden cemaat sabah namazına da gittiği zaman kurtulacak."
Ne de güzel demiş mübarek.
Akif'i de anlamadılar, adam Mısır'da yaşamaya mahkûm oldu ömrünün sonlarına doğru. Aslında kendi kendisine cezaydı bu bi bakıma bence. İstiklal Marşı "Değmesin mâbedimin göğsüne nâmahrem eli" deyedursun bunlar da tutsun Ayasofya'yı müze etsin. Fesübhanallah!
Namık Kemal "Vatan Yahut Silistre" de ne diyo: "Vatanını sevenleri Allah da sever.."
Şimdi sorarım: Vatanı sevmek toprak parçasını mı sevmektir, yoksa uğrunda kan dökülen mukaddesatına sımsıkı sarılıp beraber yaşamak mıdır onunla?
Neyse, neyse.
Ne diyordu filozof Aurelius:
"Her birimizin yalnızca şimdiki zamanda, bu kısacık anda yaşadığını unutma"
Al bu sözü, adam hakikati yakalamış bir yanından. Ne diyo mutasavvıflar? "Dem bu dem"
Yaa, ânı tut, Rabbine hasret, şimdi yap. Hazzını yaşa demek değil ki bu! Zamanı aşmak, zamansızlığa yolculuk yapmak. Ah ulan şu Tasavvufu anlasam, kapımda sımsıkı dursam her şey hallolacak da..
İki saattir burdayım bir tane bile mi polis gelmez de maskelere bi göz atmaz ya hu. Neyse, aa ezan okunuyor, bu sefer sünnete yetişeyim bari Mihrimah Sultan'a. Ey koca Sinan, ne de güzel ibadet etmişsin sen böyle..
Şu kitabı da poşete koyayım da. Elimde şimdi bununla girersem hacı amcalar yanlış anlar.
İmam tekbir alıyor, ah be yine kaçırdım ilaçların ilacını, nasıl da tok sesiyle haykırıyor imam:
Allahûekber..
·
61 görüntüleme
Bu öyküyü kaleme alırken henüz Ayasofya'nın açılacağı kesin değildi,Ayasofya'da ilk cumaya gelemem ama buna dair bir öykü kaleme alabilirim. Ben yazınca da gitmiş gibi olurum genellikle, deneyin, anlayacaksınız.
Kaleminizi Ömer Faruk Dönmez'in kalemine benzettim. Onun da üslubu böyle. Deneme kitaplarını tavsiye ederim yazarın. Kaleminize sağlık.
Listemde kitapları var ancak hiç okuyamadım henüz, teşekkür ederim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.