Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ortaçağ bizim adalet anlayışımızı utangaç ve çekingen hale getirmiş bütün o fikirlerden habersizdi: Suçlunun mesuliyetinden şüphe; toplumun bir ölçüde bireyin suç ortağı olduğu kanısı; acı verme yerine ıslah etme isteği gibi; hatta bunlara adli hata endişesini de ekleyebiliriz. Daha doğrusu bu fikirler, aşın sertlikle yer değiştiren çok güçlü ve aşikar acıma ve affetme duygulan içinde farkında olunmaksızın ima ediliyordu. Tereddütle uygulanan yumuşak cezaların yerine, ortaçağ sadece iki uç noktayı biliyordu: Sonuna değin uygulanan acımasız ceza ve af. Ve mahküm affedildiğinde suçlunun bu affı herhangi hir özel nedenden ötürü mü hak ettiği pek sorulmuyordu; çünkü af bizim için bir lütuftu, tıpkı Tann'nın rahmeti gibi. Ancak uygulamada af meselesini karara bağlayan unsur her zaman saf merhamet olmuyordu .. On beşinci yüzyılın hükümdar lan her nevi suç için çıkarılan "af belgeleri"ne gayet müsamahalı yaklaşıyorlardı ve soylu akrabaların devreye sokulmasıyla bu belgelerin edinilmesini, o çağın insanlan gayet doğal karşılıyordu. öte yandan bu belgelerin çoğu yoksul halktan olan sı.radan insanlara yönelik olmuştur
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.