Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

104 syf.
10/10 puan verdi
Dürüst Yargıç oldun diyelim Peki YA SONRA
“Gerçi bazen yaşamı ciddiye alır gibi oluyordum. Ama ciddi şeyin kendisinin boşluğu çabucak gözüme çarpıyor ve elimden geldiği kadar rolümü oynamaya devam ediyordum yalnızca. Etkili, zeki, erdemli, iyi yurttaş, öfkeli, bağışlayıcı, dayanışmacı, yapıcı vb. olmayı oynuyordum. Kısacası, bu kadarı yeter, zaten anlamışsınızdır ki ben de, orada dikildikleri halde orada bulunmayan Hollandalılarım gibiydim: En fazla yer kapladığım anda ortada yoktum.” A.Camus’un içinde yaşadığı toplumun tüm organlarına ve yapısına YABANCILAŞMA ‘sını ve iç dünyasında sahtekarca yaşamamaya tepki olarak İTİRAFLAR adı altında geçmişinde kalmış yapıp ettiklerini sorguladığı bir monolog tarzında roman ve bu romanın içeriğini kısaca anlatan en iyi alıntı bence yukarı kondurduğum paragraf... Roman boyunca masumiyet ve suçlu olmanın etkileyici tanımları yapılmış bir yerinde diyor ki alıntısını da yapmışımdır muhakkak masumiyetimizin kesinliği yoktur ama herkes kesinlikle suçludur en azından suçlu birinin suç işlemesine göz yumarak bile bu yargıyı haketmiştir ve kendisini sorgulama âdeti olanlar bu cümledeki mananın ağırlığı altında bikaç saniyede olsa sessizleşirler.. Kitabın bir yerinde diyordu ki işte o cümleyi okuduğum anda romanın kahramanı ben oldum artık.. İçinde yaşadığı yasalara inanan bir insan bir gün o yasalar tarafından cezalandırılacak olsa mutsuz olmaz..Ben bu cümlenin neresindeyim bende kalsın derken bile siz anladınız:) Gün içinde gerçekten yaşanmış anlatılan bir olay ile nedense bu kitap arasında bana anlamlı gelen bir hisle bir bağ kurdum. Bir öğretmen tayin istiyor oldukça uzak bir yere.Tayini gerçekleşiyor ve yol harcırahı adı altında özlük hakkı gereği bir para alıyor parayı aldıktan 3 ay sonra emeklilik dilekçesini veriyor bir de emeklilik parası filan geliyor.Ben tabii ilk etapta epiy güldüm bunu duyunca sadece anlamak adına bu öğretmeni yargılamadan önce davranışının sebebini anlamaya çalıştım. Bir insan ahlakını ne zaman kaybeder ? Ahlak herkese lazım birşey ise zengin insanlarda pek aranmayan ama yoksul insanlarda neden bu kadar aranan bir değerdir? Toplum birleşik bir organizma ise çürüme illaki bulaşıcı değil midir? Şimdi bu soruları soruyorsam bu öğretmenin davranışını yargılama haddi kendimde hadi gördüm diyelim ,ama yine de yargılamanın bana verdiği bir memnuniyet ve yücelmişlik duygusu hissetmiyorum yukardaki soruların cevabı daha çok merak uyandırmaya devam ediyor.. Tarihte nedensellik ilkesi vardır ve her olay neden-sonuç ilişkisi içerinde anlam kazanır.Şimdi yargılama yapılırken bu öğretmenin davranışını nerede başlatıyor ve nerede bitiriyoruz?Bu olay zamanın bir diliminden koparılıp tek başına nasıl değerlendirilir ve yargılanır,bizim 1 k ya yüzlerce satırlı kitaptan bir cümlelik bir alıntı yapmamız ve bazı okurların bu alıntılara bizi de şaşırtacak derecede anlam yüklemeleri ve rengarenk yorum şenliğine ortamın dönüşmesi gibi manasız ve gerçeklikten uzak geliyor bana... Bazen şu tür videolardaki insanları anlamaya çalışırım ama bir taraftanda iticilik duygusu hissederek. Böyle sokak çeken mobeselere takılmış görüntüler.. Amcanın biri geliyor sağındaki yeni dikilmiş fidanı yerinden söküp atıyor yoluna devam ediyor Bir kadın yürürken dükkan önündeki hayvanlara bırakılmış su kabını bile isteye ayağıyla deviriyor. Ne kadar iğrenerek ve sinirlenerek izliyoruz bu tür sokaktaki insan davranışlarını değil mi? Romanın bir yerinde diyor ki iyilik ve kötülük algısını kaybettirdi yaşadıklarım ve herşeyi mubah görmeye başladım ne yaparım sokaktaki körlere çelme takarım engelli arabalarının tekerlerini patlatırım.. Acaba bu videolardaki insanlarda her şeyi mubah görme noktasına gelmiş olabilirler mi?Çünkü kısa bir an izliyoruz o insanların hayatlarından kesitler bilmeden sadece kısa bir an çirkin davranışlarını izliyor ve yargımızı bir tükürük gibi yüzlerine yapıştırıyoruz.. İşte bu noktada kitabın bir yerinde diyor ki Tanrıya gerek yok suçlu yaratmak ve cezalandırmak için aramızdan bunu yapacak benzerlerimiz çok.. Ne kadar haklı değil mi? Nasıl kitapta okuduğum cümleler ve kendi belleğimdekileri birbiriyle başarılı bir şekilde örtüştürebiliyor muyum? Sormam gerçekten ne düşündüğünüzü önemsediğim anlamına gelmiyor.. Romana dair söylenebilecek çok şey var .. Her şeyden ama her şeyden kuşku duymak, hiçbir şeyin kesinliğinden emin olamamak,hiç ölmeyecekmiş gibi hissederken içinizde sinsi bir hastalığın sizi kemirip yavaş yavaş çürüttüğünü düşünmek zaman zaman ve tüm savunduğunuz inandığınız hayatın birden boşlukta yüzmesi duygusuna düşmeniz.. A.Camus boşuna DÜŞÜŞ dememiş kitabın adına.. Düşüyorsun bilinçli bir düşme bu. Ama hazlara tutunarak o tutku anlarında ölümlü olduğunu kısa anlar şeklinde unutmak, itiraflar adı altında geveze birine dönüşerek, yaşamak denen şeyi hissetmeye çalışmakla mana vermekle geçiyor.. Roman içerisinde can sıkıntısından bazen boğulduğunuzu hissettiğiniz anlara şükrettirecek TÜKÜRÜK HÜCRESİ ve BOĞUNTU HÜCRESİ tasvirleri var,sıkıcı hayatını öpüp başına koymak aynanın karşısına geçip canım ben deyip kendinizi sevmek gibi komik bişiler yapmak isterseniz de okuyabilirsiniz bu kitabı.. Kısa ama ağır bir roman...
Düşüş
DüşüşAlbert Camus · Can Yayınları · 201415,1bin okunma
··
109 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.