Gönderi

Söz konusu olan Rabbimizin kelâmı olduğunda, tercüme ile aslı arasındaki fark yerdeki çakıl taşları ile, gökteki yıldızlar kadar açılır. Çünkü birinde Allah’ın seçtiği, tercih ettiği dil ve kelimeler vardır, diğerinde ise tercüme edenin kendi dilince uygun gördüğü kelimeler. Bu yüzden meal, Kuran değildir. Onun tercümesidir; hatta tam olarak tercüme bile sayılmaz.
Sayfa 16
·
1 views
Vildan okurunun profil resmi
“Asırlardır binlerce büyük âlim adına tefsir dediğimiz binlerce cilt kitap yazmıştır. Tefsirler, bize Kuran Sarayını ayet ayet gezdiren rehber kitaplardır. Bu kitaplar da, ayetlerin anlamları açıklanır, bu tercümeden çok çok öte bir şeydir. Sana bu konuda bir örnek daha vereyim: Meal, denizin yüzeyi gibidir. Biz denize bakarız ve onun engin maviliğini, güneş ve ay ışığı altında pırıl pırıl kıpırdanışını seyrederiz. Ama denizin bu kadar olmadığını da biliriz. Asıl deniz, çok daha derinlerdedir. Milyonlarca tür canlı, inci ve mercanlarıyla deniz bambaşka bir alemdir... İşte meal, Kuran denizinin yüzeyi gibidir. O yüzden “ben Kuran’ın Türkçe tercümesini yani mealini okudum! Bu bana yeter. Ondan ne anlıyorsam o kadarı ile dinimi yaşarım” demek çok eksik kalmış bir sözdür. “
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.