Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

80 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
SPOİLER İÇERİR. Kitabın Künyesi: Kitabın Adı: Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat Kitabın Yazarı: Stefan Zweig Kitabın Basıldığı Yıl: İlk Basım -> MART-2015, Son Basım -> ŞUBAT-2020 Kitabın Basıldığı Yer: İstanbul Kitabın Yapısı: Özet: Bir gün Bayan Henriette bir gün her şeyi geride bırakarak bir Fransız genç ile kaçar. Her şey bunun ardından başlar. Ardından insanlar şaşkın bir şekilde Bayan’ ı evin her yerinde he köşesinde ararlar. Fakat eni sonunda Bayan Henriette’ in kocası bir mektup bulur. Mektubunda Bayan’ ın kendinisini bırakıp gittiği yazılıdır. Soylu bir partinin ortasında bunu yapmış olması herkes tarafından dedikoduya sebep olur. Bayan Henriette gittiği günün gecesinde yaşlı bir kadın (Mrs. C. olarak geçmiştir ) ana karakterimizle konuşmak ister. Mrs. C her şeyden hayli bir yorgun, bitkin bir şekilde ana karakterimize karşı konuşmaya başlar. Geçmişinde geçirdiği yirmi dört saatlik zaman diliminden. Mrs.C, bir gün soylu partilerin arasında takılmaktan öte bir klübe gitmeye karar verir. Orada oynarken bir yakınından öğrendiği elleri izleme sanatı ile insanların kimliğini çıkarırken arada bir el onun dikkatini çeker. O elin sahibini izler. El sahibi oyunu kaybettikten sonra çok üzgün bir şekilde klüpten ceketini zor bela alarak çıkar. Mrs.C, genci takip etmek ve etmemek arasında o kadar kararsız bir durumun ortasında aniden takip etme kararı alarak gencin peşine düşer. Genç bir banka oturduğunda Mrs.C onun yanına gene gitmek ve gitmemek arasında çok kararsız olur. Ta ki yağmur yağana kadar. Yağmur bu iki insanı birleştirir. Mrs.C yardım etmek istediğini söyleyerek binbir türlü cevapla onu bir otele götürür. Gece geç vakitler olmalı ki Mrs.C’ nin onunla kalmasını ister ve o gece beraber yatarlar. Sabah uyandığında Mrs.C kendini çok yabancı bir yerde bulur. İçi çok tuhaftır. Ta ki bu tuhaflık gencin yüzüne bakana kadar gitmez. Bir süre sonra bir araçta giderler iken kilise görürler. Kilisenin önünden geçerken genç şapkasını çıkarır saygı gösterir. Mrs.C dine itaat ettiğini gören genci farkedince onu derhal kutsal mabede götürür. Orada genç tövbeler eder. Daha sonra Mrs.C makbuz karşılığında zor zekat para kabul ettirir gence. Genç utana sıkıla parayı aldıktan sonra tren ile bu hayatı geride bırakacağını, ailesine döneceğini söyler. Her şey planlanır. 19.35’ te tren kalkacaktır. İşte o vakit ayrılırlar. Mrs.C 19.35’ e kadar birçok duyguya girer. O çocuğu sevdiğini fark eder. Bunun üzerine onunla beraber bu memleketten kaçıp yepyeni bir hayat kurma hayali ile tren peronuna gitmeye karar verir. Otelde diğer insanların ilgisi yüzünden trene geç kalır. Çok kötü bir kalp kırıklığı ile genç ile yaşadığı yirmi dört saatteki her yeri gezer fakat nâfile. Kumarhaneye adım attığında bir de ne görsün. Canlı başlı orada idi genç! İşte o an halisülasyon gördüğünü düşündü. Gencin yanına gitti. Fakat oydu. Gene kumar oynuyordu. Gene içini kaplayan kumar oynatan şey gene gelmişti. Adam kadını hiç tanımıyordu. Kadın en sonunda konuşmaya girişti. Söz verdiğini, alçak bir insan gibi geri buraya döndüğünü, gittiğini sandığını yüzüne karşı bağırarak söyledi. Herkes onları izliyordu. Ardından adam kalktı başka tam çıkacaklarken şurada küçük bir oyun oynamak istediğini belirtti. Mrs.C izin verdi. Kumarcı genç, oyununa devam etti. Birinci oyun, ikinci oyun… Kadın gene şiddetle bağırdı. Bu bardağı taşıran damla oldu. Genç aldığı makbuzlu para karşısında kadının önüne paralar attı. Kendine göre aldığı parayı vermişti ve özgür kalmasını istiyordu. Mrs.C orada fahişe gibi hissettiğini söylüyordu ana kahramanımıza. Mrs.C bu utanç duyucu an içerisinde kendisine ilgi gösteren akrabasını da orada gördü. Bu kötü davranışın ardından oradan çıktı ve gitti. Her şeyi geride bırakmak için unutmak için şehri terk etti. Bütün bunları anlattıktan sonra ana kahramanımızın yorum yapmasını istemedi. Dinlediği için teşekkür etti. Yıllardır geçmişi atamadığını söyledi. O gencin kendini bir süre sonra öldürdüğünü söyledi ve hiç karşılaşmak istemediğini. Bunu anlattı çünkü bugün yaşanan ‘kaçma’ olayı tıpa tıp bununla aynı idi. Ana kahramanımız Mrs.C’ nin elini saygı ile öptü. Ana Fikir: Her ne olursa olsun bu hayatta arzularının peşinden koşmalı insan. Asla bekletmemeli, anlık yaşamalı. Hayat yaşanmak için vardır. Yardımcı Fikirler: -> Asla kimseye güvenmemeliyiz. -> Kumar ve bunun gibi bağımlılıklar insanın kendine saygısını ve kendi hayat kontrolünü kaybettirebilir. -> Ön yargılı olmamalıyız. -> Dinlemeyi iyi bilmeliyiz. Karşıdaki insana önem vermeliyiz. -> Bağırmak yerine kırıp dökmek yerine öncelik olarak sakin ve anlayışlı olmalıyız. Karakterler: Ana kahraman: Hikayeleri anlatan. O günün kaçış olayına bizzat tanıklık yapan kişi. Mrs.C : Hikaye anlatıcı. Yaşlı kadın. Bayan Henriette: Fransız genç ile birlikte kaçan güzel kadın. Fransız Genç: Oldukça yakışıklı ve Bayan Henriette ile kaçan kadın. Yardımcı Karakterler: Bayan Henriette’ in kocası, hizmetliler, şoförler, otel görevlisi, soylu parti davetlileri, Mrs.C’ nin yakın akrabası vs. vs. Yazar Hakkında: Stefan Zweig (28 Kasım 1881, Viyana, Avusturya – 23 Şubat 1942, Petrópolis, Brezilya), Yahudi kökenli Avusturyalı yazar. Roman, uzun öykü, tiyatro, deneme, şiir, seyahat, anı türlerinde yirmiden fazla eser verdi. Biyografi ustası olarak tanınır.[1] 1920'li ve 1930'lu yıllarda Alman dilinin en çok okunan yazarları arasında sayılan Zweig'in eserleri milyonlarca baskıya ulaşmış ve elliyi aşkın dile tercüme edildi. 1933'te eserleri Naziler tarafından yakıldı. Bu olaydan sonra ülkesini terk eden Zweig, 1941'de Brezilya'ya yerleştikten sonra 22 Şubat 1942'de karısı Lotte Altmann ile birlikte intihar etti. Devamı: tr.wikipedia.org/wiki/Stefan_Zweig
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört SaatStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020126,7bin okunma
·
21 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.