Hakikat nihayet çırılçıplak ortada ve hakikatin açığa çıkması her zaman cezalandırıldı, nedeni de malum, düzenin umuda ihtiyacı vardır ...
Sayfa 75 - Versus YayınlarıKitabı okudu
··
205 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
https://1000kitap.com/Desss bak nasıl bir kaynak yapmış devamına!
❝Okuduklarını anlayan ender kişilerin karşısına, söze sığmaz bu lafların ortasında yeniden düzen çıkar, çünkü düzen peygamberlerin konuşmasına izin verir ve onlar konuşmalarını bitirdiklerinde son sözü düzen söyler, hem umuda hem imana damgasını düzen basacaktır❞
https://1000kitap.com/Desss aslında birçoğumuzun belki de bildiği şey, rengin duyumsallığıdır. Şöyle ifade edecek olursam eğer; bilindiği üzere, rengin nesnel olarak hiçbir gerçekliği yoktur. Eğer ışığın kendisi olmasaydı, bizler gerçekte ne renkleri ne de renklerin bize görsel şölen olarak sunduğu ‘nesne’lerin kendilerini görebilir ya da varsayabilirdik. Senin de Platon ile örneklediğin gibi, mağaranın dışarısında bir karanlık var ve bu karanlıkta, bizim tahayyülümüzde olan bütün nesneler ise gerçekte siyahtır. Bir başka deyimle ifade edecek olursak eğer; onları karanlıkta görmemiz imkânsızdır. İşte tam da burada, eğer mağaranın dışında olan herhangi bir şeyin üzerine ışık düşmezse, oradaki olan şeylerden gözümüze bir ışık yansıması olmaz ve bu da bizi; “Onların oradaki varlıklarına dair görsel bir kanıt olmadığı” sonucuna ulaştırır.
Tanrı’lara gelecek olursak eğer, sevgili 
Vergilius miladı deviremeden ölüp gittiği ‘M.Ö.’ceki dönemde, hem onlara atıfta bulunma hem de bizleri de kendince aydınlatmak gayretine girerek; "Tanrılarımızı seçerek kendi kaderimizi şekillendiriyoruz." #43732989 deme cüretini gösterdi. Tabi o zamanlar bu adamlar bizimkiler gibi don atlet değilse de, elit bir şekilde, ellerinde acıyı tadan bir hindinin yolunmuş tüylerinden elde edilmiş sözde bir divitle, şiirlerine ve söylevlerine peynirin, üzümün ve şarabın eşliğinde ilham beklemekteydiler. Düzen, yine senin de bildiğin gibi, mitolojik zamandan bugüne dek gelen binlerce ‘ahit’in derlenip düzenlenerek, biz alt tabakadan insanlar için, elitler tarafından ilmek ilmek işlenmiş bir ‘çember’dir. O çemberdir ki, yine yüceler yücesi makama kendince isyan eden romantik akımın öncü şairlerinden 
William Blake serzenişi ile bizlere inceden bir mesaj iletmekteydi; "Eğer bir çember yarattıysan içine girilsin diye, Kendin gir oraya ve bak bakalım gidiyor mu hoşuna!” #38029963
Aslında seninle böyle uzun uzadıya yazışmak güzel, ama beni dolapta, bizim Yahudilerin ellerinden çok iyi gelen ve güzelce hazırladıkları kimyasal Cappy Pulpy beklemekte. Anlayacağın, ben de bu dönemsel düşünür ve şairler gibi kendimi sıcak Ankara akşamında ilhamın kaynağına bırakacağım. ((:
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.