Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Hristiyan­lık"ı modern uygarlığa özgü bir şey olarak düşünenlerin ya da Hristi­yanlık ile modern uygarlık arasındaki ilişkiler sorununu dile getirme­ye cesareti olmayanların abarttığından daha basittir. İslam, neden Hris­tiyanlığın yapmış olduğu şeyi yapmamaktadır? Bence, daha ziyade, Hristiyan-Katolik türden, devasa bir ruhhan sınıfı örgütlenmesinin mevcut olmamasının değişimi kolaylaştırması gerekir. Modern uygarlı­ğın, endüstriyel-iktisadi-siyasi formunda, eninde sonunda Doğu'da za­fere ulaşacağı olgusu kabul edilecek olursa (ki her şey bunun gerçekleş­mekte olduğunu ve islam üzerine bu tartışmaların, modern fenomenle­rin bu şekilde yayılmasından kaynaklanan bir krizin sonucu olarak or­taya çıktığını kanıtlamaktadır), İslamın zorunlu olarak evrileceğine ne­den karşı çıkılsın? İslam olduğu gibi kalabilir mi? Hayır: Artık İslam, savaştan önce olduğu şey değildir. İslam aniden çökebilir mi? Saçma. İslamın yerini bir Hristiyan dini alabilir mi? Dev kitleler düşünüldü­ğünde bu da saçmadır. Kapitalizmin girmiş olduğu doğu ülkelerine Hristiyanlığı sokmaya çalışmanın çelişik olduğunun Vatikan da farkın­dadır; doğu halkları, Hristiyanlığın kendisini moleküler biçimde uyar­layıp, Cizvitlik yani toplumsal iki yüzlülük haline gel­miş olmasından dolayı bizim ülkelerimizde görünmez olan düşmanlığı algılamaktadır: Misyonerlik çalışmalarının zorluğu ve zaten çok az sa­yıda görülen dinden dönme vakalarının önemsiz olması bundan kay­naklanır. Aslında İslamın en trajik sorunu, yüzyıllar boyunca izolasyon ve yoz­laşmış feodal rejimler vasıtasıyla (feodal beyler, doğal olarak materya­list değildirler!) uyuşturulmuş olan bir toplumun, halihazırda çözülme aşamasına girmiş olan çılgın bir uygarlık ile aniden temasa geçirilmiş olmasıdır. Hristiyanlığın evrimleşmesi ve uyum sağlaması dokuz yüzyıl almıştır ve bunlar küçük adımlarla, vb. gerçekleşmiştir: islam, düşün­meden acele etmeye zorlanmaktadır. Yine de, aslında tıpkı Hristiyanlık gibi tepki vermektedir; gerçek sapkınları doğuran şeyden büyük sap­kınlık, teokratik kozmopolitliğin karşısında "ulusal duygu" olur. Sonra da "köklere" dönme teması, aynen Hristiyanlıkta olduğu gibi yüksele­cektir; resmi hiyerarşinin yozlaşmışlığına karşı ilk dinsel metinlerin saf­ lığına dönüş; Vahabilerin savunduğu, tam da budur; Serdar İkbal Ali Şah da Kemal Paşa'nın Türkiye'deki reformlarını açıklamak için aynı il­keyi kullanır: Bu reformlar, eskiye, saf olana dönüşten başka, "yeni" şeyler değillerdir, vs., vs. Bana öyle geliyor ki, Serdar İkbal Ali Şah, Ciz­vitliğin ve safsatanın Kateliklerde olduğu kadar, Müslümanlar arasında da ne kadar gelişmiş olduğunu kesin bir biçimde ortaya koymaktadır.
··
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.