Gönderi

İnsan, düşüncenin eziyetinde bir musiki işittiğini sanıyor. Ben parayla evlenmeye kararlıyım. O adam üç paraya satar vatanını, evet sonra da diz çöküp Allah'ına şükreder. Dublin’de yapabileceğim hiçbir şey yoktu.Grattan Köprüsü’nden geçerken, aşağıdaki rıhtıma ve nehre doğru baktı. Zavallı ufacık evlere acıdı. Nehir yatağı boyunca kıvrılıp büzüşmüş, eski poltoları is ve tozla kaplanmış, günbatımının panoraması karşısında afallamış ve gecenin ilk soğuğunu bekleyen, sonra da silkelenip giden bir grup serseriye benzetiyordu onları..... Çarpık çurpuk mezar taşlarının, haçların arasında, küçük kapının sivri parmaklıklarında ve çıplak dikenler birikip bir kalın örtü oluşturmuştu. Ruhu yavaşça bayılır gibi oldu işitince karın hafifçe yağdığını evren boyunca ve yağdığını hafifçe, nihai sonlarının inişi gibi, bütün yaşayanların ve ölülerin üzerine ...çünkü artık başıma gerçek serüvenler gelmesini istiyordum. Ama gerçek serüvenler de evde oturan insanlara gelmez diye düşünüyordum. Uzaklarda aramalı onları. Sayılmaz mallarım vardı; hem de soylu. Adı yüce bir aileden kalma. Gene gördüm, en sevdiğim de buydu.Siz seviyordunuz beni hâlâ. Şu anda kırlarda çatur çutur dolanmaktan ya da buz gibi esen rüzgârda hızlı bir atın çektiği arabayla gitmekten başka bir şey istemem.
·
7 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.