Hayatın ilk yarısında kendi karakterimizin özellikleri bizim için gerçeğin ta kendisidir. Başkaları nasıl düşünürse düşünsün, kendi değerlerimizin, kendi prensiplerimizin, kendi önceliklerimizin "en doğru" olduğunu düşünürüz.
İkinci yarıda, bizden çok farklı olan insanların özellik lerinin değerini bilmeye başlarız. Hatta hayatın akışı içinde zıttımız olan karakterin aktiviteleriyle geçirmek zorunda olduğumuz birçok dönem yaşarız. Ama bu değerler ve aktiviteler bizim için doğal yaşanmaz.
Eğer zıt karakterimizin değer ve aktiviteleriyle uzun sü re yaşamak zorunda kalırsak, stres, endişe, öfke, can sıkıntısı yaşamaya başlarız. Kendimizi özümüzden kopmuş gibi hissederiz.
Ne kadar olgunlaşırsak olgunlaşalım, zıt karakterimiz için doğal olan bir hayat bize doyum vermez.
"Ben asla böyle bir hayat yaşamak istemem" dediğiniz hayattan keyif alan ne çok insan var, değil mi?
Karakterimiz bizim "kaderimizdir".