Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

481 syf.
3/10 puan verdi
SERENAD İYİ BİR KİTAP DEĞİL. IYI SEÇİLMİŞ BİR KONUYU İŞLEYEN KÖTÜ BİR KİTAP. Bunu yazdığım için birçok insan bana kızacak eminim. Çünkü hiç de şaşırtmayan şekilde kitap hedeflenen popülerliğe ulaşmış. Yine de, sırf kitabı beğenen çok kişi var diye olumsuz görüşlerini dile getirmeyen çok insan olduğunu düşünüyorum. Öncelikle çoğunluk ile aynı görüşte olmak zorunda değiliz, bu konuda anlaşalım. İkincisi, bir kitabı güzel yapan şey yalnızca neyi anlattığı mıdır? Nasıl anlattığının hiçbir önemi yok mudur? Livaneliye göre yok sanırım, çünkü kitap boyunca zaman zaman araya girip kadının ağzından BEN YAZAR DEĞİLİM YA SADECE ANILARI AKTARIYORUM diyip sona doğru bizzat ANLATIMIN BENCE BİR ÖNEMİ YOK cümlesini kurabilmiş. Bu çok bayat bir taktik bana göre. Son ada kitabında da buna başvurmuştu. Kitabın neyi anlattığını uzun uzun anlatamayacağım zaten her yerde var. Alman Profesör Wagner ile yahudi karısı Nadia'nın dramlı hikayesi. Ama bu, olabilecek en kötü şekilde işlenmiş. Sıfır edebi dil. Wattpad platformunda yazan genç kızlarımızın diliyle aynı dil, ne eksik ne fazla. Livanelinin edebi dili madem çok iyi, bu kitabı yazarken kendinden hiç mi rahatsız olmadı sormak istiyorum. Kitabın ilk 250 sayfasında asla profesör ve karısının hikayesine geçilmiyor zaten. Onun yerine birtakım saçma sapan gizemler ile uğraşılıyor ve zerre sevmediğim Maya'nın iç çekişmelerini okuyoruz. Kitapta o kadar çok gereksiz ayrıntı vardı ki, cümleler satırlara satırlar sayfalara döndü bazen. Maya'nın evdeki hali uzun uzun anlatılıyor. Eve gitmiş, duş almış, ilaç içmiş, mutfağa gitmiş, pastırma sucuktan dört dilim kesmiş, üç yumurta kırmış, dünden kalan ekmeği ısıtmış. Ee yani? Neden veriyorsun bu bilgileri... Kitap boyunca böyle saçma sapan ayrıntılar var. Hiçbir şekilde betimleme değil bunlar. Gereksiz ayrıntı. Kafa şişirmece. bir de sosyal mesaj konusu var. Kitap boyunca mesajları DIREKT olarak vermiş. Gündemin nabzını tutmuş, bakmış konuda neler var, hıı savaş karşıtlığı, kadın cinayetleri, ortaokuldaki zorbalıklar falan filan. Hikaye ne zaman çıkmaza sarsa basmış sosyal mesajı geçmiş. Illa sosyal mesaj içeren bir konuyu işlemek istiyorsa bile direkt verme abim bana mesajları. Ne önemi kalıyor o zaman roman okumamın. Açar makale okurum, hatta makale de değil, zira o kadar basit ve uyduruk bir dil var ki. Açar twitterda hashtaglere girer tweet okurum roman okumam. Sürekli ama sürekli verilen mesajlar kafama çakıla çakıla bir hal oldum. Tanzimat döneminde değiliz artık. Sırf bu mesaj olayı bile kitap neden böyle popüler gösteriyor aslında. Kendini entelektüel olarak gören insanın hassasiyetlerini kitaptan okuması (hem de çooook övülen kitapta) ve kendini haklı görmesi sonucu kötü bir kitabı güzel zannetmesi. Kabul, bilmediğimiz konularda ufuk açıcıydı. Struma olayını bilmiyordum misal. Ama yalnızca bu kurtarmaya asla yetmedi. Belki bu kadar popüler olup övülmeseydi hoşuma giderdi, ama kesinlikle gitmedi. Birkaç yerde içim burkuldu ve bu da kitaptan dolayı değil, insanlara uygulanan zulümleri okumak yüzünden oldu. Çünkü gerçek bir hikayeydi. Gerçek hikayeler, özellikle savaş ve zalimlik her daim bizi üzer zaten. Mevzu, bunu kurguya dökmekteki ustalık. Yoksa açar tarih kitabı okuruz, ki benim için çok benzer şeydi çünkü Maya araştırma yapıyor sözde, bir anda başlıyor da anlatıyor internetten copy paste yaptığı bilgileri. On sayfa da böyle okuyoruz yani. Profesör ile Nadia'nın aşk hikayesi ise fiyasko. 300.sayfaya gelince şükür okuyoruz ki bir anda birinci kişi ağzından üçüncü kişi ağzına geçiyor hikaye, büyük acemilik. Maya da ara ara hikayeye bodoslama dalıp şu kısmı kestim çünkü şu sebepten diyor. Sus abi. Ne anlatıyorsun iki saat? Neyse. Nadia ve profesörün hikayesi kesinlikle derinleşemeyen, çiğ kalmış bir aşk hikayesi. Yan karakterler zaten fiyasko. Ben türkiyenin durumunu göstericem diyip her biri ayrı karikatürize edilmiş insanlar çıkarmış. Maya karakterinin kendisi bile karikatürize. Biz bu insanları zaten genelliyor, kanıksıyor ve görüyoruz. Sen bize ayrı olarak ne anlatmaya çalışıyorsun? Parmağını sallayıp uzak dur heeee diyen istihbaratçılar ise ayrı komedi. Aniden hikayeden çıkıp gittiler. Abisi ise 1935 nazi döneminden kalma. Artık kimse bu kadar aptal değil maalesef. Gittiği her yerde bilmem ne konsolosu sıkıştırıyor onu ama ne hikmetse öylece kalıyor. Bırakıveriyolar peşini. Yahudilere uygulanan zulüm hakkında çok daha güzel anlatılan kitaplar okuduk filmler izledik. Ne bu kitap? İnsana uygulanan zulmü anlatmaya çalışıp yüzeysel duygusallıktan ileri gidemeyen, aynı anda birçok konuda mesaj vermeye çalışıp çiğ kalmaktan ibaret olan, popülaritesini hak etmeyen bir kitap. Zülfü Livaneli başarılı ve çok yönlü bir insan olabilir. Ama bu kitap bu ilgiyi hak etmiyor. Huzursuzluk'u okuyup beğenmiştim. Ama artık onu da tekrar gözden geçireceğim.
Zülfü Livaneli
Zülfü Livaneli
Serenad
Serenad
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136,9bin okunma
··
25 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.