Kitap beni Michel Obamanın tüp bebek yaptırdığını açıklamasıyla ilgimi çekti sonra kaptırdım gittim. Beyaz sarayda bir siyahi olmanın ne olduğunu çok güzel anlatmış kendilerine yapılan ırkçılığı anlatmış. İngiltere basın sözcüsü ona koça kıçlı pis zenci diyor ama o onu yemeğe davet ediyor yüzüne utanmadan gülümsemesini kendisine yağ yakmasını o sözleri sanki hiç söylenmemiş gibi yapmasının acısını gülümsemesiyle çıkarıyor. Dünyanın en önemli saraylarındaki davetlere katıldığında bile büyüdüğü küçük evlerdeki Michelle’i de yanında götürmesi. Siyah çığlığını hiç kaybetmeden ABD’nin bir ucundan bir ucuna tüm insanların yaşadığı iyilikleri ve kötülükleri sindirip kendini yenilemesi. Kim olduğunu ve kim olmak istediğini asla unutmaması.
Çok özel bir figür Michelle Obama. Merdivenlerin en alt basamağından başlayan ve en üst basamağında biten bir hikâye onunkisi. Ama asla bir peri masalı değil. Çünkü onun hayatına sihirli bir değnek değip her şeyi değiştirmiyor. O sahip olduğunu her şeye çabalayarak, savaşarak ve uğraşarak ulaşıyor. Çünkü inanmanın yetmeyeceğini biliyor.