Gönderi

Birlikte Theseus'u tanıyalım mı?
Atina'lı kahramanlar içinde en ünlüsü olan Theseus'tur. Yunanistan'ın başka bir şehrinde doğmuştur ve babasını hiç görmemiştir. Babası o doğmadan Atina'ya döner ama gitmeden önce bir taşın altına bir kılıç ve bir çift ayakkabı koyar ve eşine 'Eğer oğlumuz olursa bu taşı kaldırıp ayakkabıları giysin. Kılıcı kuşanıp beni bulmaya gelsin' der. Theseus büyür ve annesinin söylemesi üzerine taşı kaldırır. Ayakkabıları giyer, kılıcını kuşanır. Büyük babasının hazırlattığı gemiyle gitmek yerine zor ve tehlikeli olan kara yolunu seçer. Herakles gibi ünlü olmak istiyordur belki de. Tek başına yola çıkar Theseus. Yunanistan'ın soyguncuları artmış o dönemde. Bunların en bilindikleri Skiron, Sinis ve Prokrustes'ti ve yakaladıkları yolcuları fena şekilde öldürüyorlarmış. Theseus yoluna çıkan bütün soyguncuları öldürmüş. Skiron, Sinis ve Prokrestus'u da onların yolcuları öldürdükleri şekilde öldürmüş ve Theseus böylece ünlenmiş. Theseus, Atina'ya vardığında Kral karşıladı onu. Karşısındakinin kendi oğlu olduğunu bilmeden sarayına çağırdı ve bir şölen verdi. Fakat Theseus'un ünü, kendisini tahtından eder diye korkuyordu. Korkusunu fark eden sevgilisi Medeia, büyü yoluyla Theseus'un kralın oğlu olduğunu çoktan öğrenmişti fakat o da Theseus'un kral ile kendi arasını açmasından korktuğu için krala "Yerini almasından bu kadar korkuyorsan onu yok et" dedi. Bir içkiye zehir damlatıp içkiyi Theseus'a verdi Aigeus. Theseus içmek üzereyken kralın artık gerçeği öğrenmesi gerektiğini düşündü ve kılıcını kınından çekti. Kılıcı tanıyan kral zehirli içkiyi aldı ve yere döktü. Sonrasında Atinalılara Theseus'un kendi oğlu olduğunu bildirdi ve kendisi ölünce kralın o olacağını söyledi. Theseus'u artık tanıdığımıza göre en meşhur efsanesine geçelim. Bunun için önce Minotor'u tanımamız gerekiyor. Minotor ya da Minotaur, başı boğa, gövdesi insan biçimindeki yaratıktır; efsaneye göre Girit Kralı Minos'un oğludur ve ismi de Minos'un boğası anlamına gelir. Minos her yıl en değerli boğasını Poseidon'a kurban eder. Bir yıl o kadar güzel bir buzağı doğar ki Minos ondan ayrılmak istemez. Böylece daha değersiz bir boğayı Poseidon huzuruna gönderir. Poseidon gerçeği anlayınca Minos'u cezalandırmak için Minos'un eşinin bir boğayı arzulamasını sağlar. Minos'un eşi Pasiphaë bir boğaya aşık olur ve onunla cinsel ilişkiye girer. Böylece Minotor doğar. Minotor insanla beslenir ve asla zapt edilemez. Kral Minos bir labirent yaptırır ve Minotor'u labirentin ortasına yerleştirir. [Bu labirentin şu an Kral Minos ve Giritlilerin başkenti Knossos'ta (antik kent) olduğu düşünülüyor. Küçük koridorlar ve ince geçitler içeren bu alan boyunca boğalara tapma izleri bulunmuştur. Saray duvarlarında boğayla savaşan bir insan resmi de bulunmuştur. Arkeologlar Kral Minos'un varlığını kanıtlayan ip uçları bulmuşlardır. Hala sağlam duran tahtıyla birlikte bulunan bir taht odası, 3500 yıllık geçmişe sahip, Avrupa'nın en eski tahtıdır. Üzerinde eski dilde yazılmış ve kralın isminin geçtiği bir ibare de vardır.] Efsanemize dönelim. Yıllar önce Girit kralı Minos oğlu Androgeos'u Minotor'u öldürmesi için göndermişti. Ama oğlunun ölüm haberini alan kral sinirlenip ordusuyla Atina'ya gelmiş. Dokuz yılda bir 7'şer delikanlı ve genç kız kurban etmelerini istemiştir yoksa şehri yakıp yıkacağını söylemiştir. Atinalılar söz verdikleri üzere kurbanları gönderirler. Üçüncü sevkiyatla kurbanlarla yola çıkmadan önce Theseus krala "Baba bu geminin yelkenleri kara. Ben Minotor'u öldürür de geri dönecek olursam beyaz yelken çektireceğim ki kurtulduğumu anlayasın" der. Girit'de büyük bir kalabalıkla karşılandı kurbanlar. Kral Minos'un kızı Ariadne de vardı kalabalıkta. Theseus'a görür görmez tutulmuştu Ariadne. Hemen labirenti yapan Daidalos'a gidip labirentin çıkış yolunun olup olmadığını sordu. Daidalos ona bir yün yumağını kapıya bağlamasını, ilerledikçe de yumağı çözmesini söyledi. Böylece dönmek istediğinde yünü izleyecekti. Ariadne, Theseus'un evlilik sözü üzerine ona labirentten çıkış yolunu öğretecekti. Theseus sözü verdi ve ertesi gün yün yumağıyla labirente girdi. Theseus, Minotor'u gördüğünde canavar uyuyordu. Kılıcı yoktu ama yumrukları vardı Theseus'un. Minotor'u yerden yere çarpıp öldürdü. Ariadne ile gemiye binip Atina'ya dönerlerken Naksos adasına uğradılar. Theseus'un Ariadne'yi bir mağaraya bırakıp, bazı eşyalarını almak için gemiye geri döndüğü söylenir. Fakat o sırada çıkan bir fırtına gemiyi adadan iyice uzaklaştırır. Theseus döndüğü zaman Ariadne'yi ölü olarak bulur. Bu üzüntüden dolayı Theseus gemisine beyaz yelken açtırmaz. Ufukta siyah yelkenleri gören kral Aegeus oğlunun öldüğünü sanıp kendini denize atar. O sulara da Aegae adı verilir. Bir dipnot düşelim: Milattan önce 3000-1100 arasında bu denize Minoan da deniyordu, Minos'un denizi anlamına geliyordu. Aegeus kendini suya attıktan sonra Aegea adını aldı. Türkçeye de Ege olarak geçti. Ve bir de Ariadne'nin ölümüyle ilgili çok farklı anlatımlar mevcut. Kimilerine göre Theseus, Atinalıların tepkisinden çekindiği için Ariadne'yi bile isteye Naksos'ta ölüme terk ettiğini söyler. Kimileri Ariadne'nin Theseus'tan kaçtığını söyler. Kimileri de Ariadne'nin hastalandığını ve bu yüzden Theseus'tan onu bırakmasını istediğini söyler. Bu versiyonların hepsi de Aegeus'un trajik ölümüyle sonuçlandığı için hangisini doğru kabul ettiğimizin bir önemi yok. Okuduğunuz için teşekkür ederim, zamanında Yunan Mitolojisi serisi yaptığım bir blogum vardı ama artık vakit bulamadığım için blogu yok ettim. Yazdıklarım hala mevcut, üzerinde biraz düzenlemeler yaparak sizlerle paylaşmak istedim. Öğrenmek istediğiniz ve merak ettiğiniz efsaneler veya kahramanlar varsa yorumlarda belirtirseniz onları da tanıttığım yazılar yazabilirim.
··
70 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.