Gönderi

“Merhaba,” dedi tam karşımda durduğunda. İstemsiz bir ateş beni kucaklamak üzereyken “Merhaba,” dedim. Elini uzattığında tokalaşacağını sanıp uzattım. Ama o elimi alıp, kalbinin olduğu noktaya koyarken, geri çekmemi imkânsız hale getirdi. “Kalbimi hissedebiliyor musun?” diye sordu. Ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışırken etrafıma kaçamak bir bakış attım. Bu garip diyaloğumuza tanıklık eden var mıydı, bilmek istiyordum. Kimse bize bakmıyordu. Hatta az önce konuştuğu arkadaşları bile bakmıyordu. “Dörtnala! Bugüne kadar bu şekilde attığına hiç tanık olmadım. Bunu sen yaptın,” derken şaşkınlığımdan çıkmak şöyle dursun, daha derine gömülüyordum. “Bu kalp, seni çok uzun bir zamandır bekliyordu,” diye bitirdi sözünü boğuk sesiyle. Şaşkınlıkla yüzüne bakmaya devam ederken en nihayetinde “An…An… Anlamadım,” diyebildim. Bu gerçek olamazdı, sanırım bu, kamera şakasıydı. Diğer eli ile de elimi tutup “Çok uzun süredir seni bekliyorum,” dedi bu defa.
Parola YayınlarıKitabı okudu
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.