Gönderi

317 syf.
8/10 puan verdi
Kitap daha çok okunsun diye amme hizmeti
Ali Fuad Başgil’i genellikle Gençlerle Başbaşa eseriyle tanırız. Ancak Din ve Laiklik eseri de benim gibi cumhuriyet tarihini, ilkelerini tanıma ve bilme noktasında kendini yeterli görmeyen biri için iyi bir kaynak oldu. Bu yüzden incelemede yanlış bilgi verirsem yorumunuzu yazarsanız sevinirim :) Ali Fuad Başgil birinci dünya savaşında savaşmak üzere okulu terk edip savaş bittikten sonra Fransa’da öğrenimini tamamlayan bir adam. Hukuk alanında ihtisas yapmış hem Fransa’da hem Türkiye’de önemli görevlerde bulunmuş. Örneğin Ankara’da Roma Hukuku profesörlüğü yapmış. Bir dönem siyasete atılmış sonraları cumhurbaşkanlığına aday olsa da tepki ve baskılar sonucu geri çekmiş. Yazarımızın yurt dışı tecrübesi olması benzer şekilde laikliğe geçiş yapan ülkelerle ülkemizin geçişini değerlendirme adına çok dikkat çekici. Çünkü kitabın birden fazla yerinde Avrupa ve Türkiye’de dini alanda laikliğin getirisini karşılaştırmış. Kendisi kitabı 1950’lerde yazmış ve kitabın bir yerinde yorum yapmaktan kaçınıp özgür olmamasından yakınması gerçekten üzücü bir durum olarak göze çarpıyor: “Hükümet elinin ve gözünün girdiği mâbedde iman ve akide çürür ve çöker. Sovyet hükümeti, vaktiyle Çar'ın Rütenlere tatbik ettiği bu şeytani tedbiri bugün Rusya'daki Müslüman ve Hıristiyan bütün halka tatbik etmektedir. Bize gelince, son otuz senelik devre içinde, bizde bu mevzuda tutulan yol ve tatbik edilen usul hakkında kanaat beyan edemem. Çünkü bu hususta hür değilim. Okuyucumun beni mazur görmesini ve olup bitenler üzerinde bizzat kendisinin düşünmesini rica ederim” Başlangıçta İslam hukukundan bahsetmiş kitapta yazar. Dinin ne olduğunu anlatmış. İleriki sayfalarda yazacağı eleştirilerden önce islam hukukunda din hürriyetinden bile bahsetmiş. Örnekler vermiş. Kimsenin dinine, yaşamına, ritüellerinin pratiğine karışılmamasından bahsetmiş… Dönemin dine bakışını anlatmış. Dine yöneltilen sorulara kendi cevaplarını vermiş ve birçok yerinde mütevazi tavrını ortaya koymuş ve kendi alanının bu olmadığını söyleyerek yorumlarını yapmış. #79645145 Kendisinin dini bilgisi bugün din alanında konuşan, yorum yapan birçok çapsız insana göre çok da fazlaydı bence. “Nedendir, bilmeyiz; bu memlekette aydın geçinenlerden bir çoğu kendilerini din mevzuunda katolık misyonerleri kadar mütehassıs sanıyor ve dinden, Müslümanlıktan bahsediyor, birer ihtisas adamı edasiyle konuşuyor ve yazıyorlar. “ 70 sene önce de böyleymiş şimdi de böyle. Değişen hiçbir şey yok. "Aydın" geçinenler dahil olmak üzere halkın çoğunluk kesimi mevzu din olunca cahilliğimizi sergiliyoruz. Daha sonrada laikliği tanımlamaya başlamış, ne münkirliktir laiklik; ne de devlet düşmanlığıdır, demiş. “Lâiklik, diyorum, ne münkirliktir, ne de hususiyle din düşmanlığıdır. Lâiklik din ile devletin birbirinden ayrılması; dinin mâna ve ruh âleminde ve ferdin, hususî hayatı ile ailesi hariminde , devletin de madde ve cisim âleminde ve cemiyetin umumî hayatında hükümran olması demektir. Lâik devlette din vatandaşın ruhunda ve ahlâkıyatında, hususî ve manevî hayatında, devlet ise cisminde ve umumî münasebetlerinde hüküm süreceğine göre; ferdin ruh u ile cismi birbirinden ayrılmış ve iki ayrı kumanda merkezine bağlanmış olacaktır.” Daha sonra da diğer ülkelerin laikliği nasıl uyguladığından bahsetmiş. Diğer devletler din ve devleti ayırmışlar ancak dine ve o dinin pratiklerine müdahale etmemişlerdir demiş. Bir kıyaslamaya gitmiş yani. “Bugün lâik Fransa, İtalya ve Belçika'da Hıristiyan din adamları tarafından idare edilen tam teşkilatlı birçok enstitü ve üniversiteler mevcuttur. Hıristiyanlık bu müesseselerde bütün incelikleri ve ahkâmiyle okutulmakta ve değerli genç din âlimleri yetiştirilmektedir. Bizim bildiğimiz ve az çok neşriyatını takip edebildiğimiz, Fransa, Belçika ve İsviçre gibi memleketlerde her sene dini mevzular etrafındaki kitap, mecmua, gazete neşriyatı hayret edilecek bir yekûn tutmaktadır.” Bir sonraki adım olarak da ülkemizde uygulanan laiklikten bahsetmiş. Kendisi medreselerinin ömrünü tamamladığını düşünüyor. Artık faydalı olamadıkları için kapatılmasının doğru bir karar olduğunu düşünüyor. Fakat bunu söylemekle beraber sitemini de dile getiriyor. Diğer ülkelerde din ve devlet işleri ayrılmasına rağmen bizde devlete bağlı din sistemi getirilmiştir diyor. Devlete bağlı sistemini de şöyle tanımlamış. #79546450 Devletin dinin işlerine karışmasının laikliğe aykırı olduğunu düşünüyor. Devlet dine, pratiklerine, uygulamalarına, ritüelin diline karışıyorsa orada laiklikten bahsedilemez diyor. #79488042 Devletin medreseleri kapattıktan sonra yapması gereken halkın ihtiyaçlarını giderecek, sorularına cevap verecek din adamları yetiştirmesiydi diyor. “Bugün dini tâlim, tedris ve neşir hakkının tam ve teminatlı bir himayeden mahrum olduğu memleketler arasında, esef ederim ki, Türkiye'miz de vardır. Bizde dini tahsil veren ve tedrisat yapan müesseseler yani medreseler, 1926'da çıkan "Tevhid-i Tedrisat Kanunu" île kapatıldıktan sonra, bugüne kadar Müslümanlığın yüksek ilmi, kelâmiyat ve bediiyatı okutulmamıştır. Ve bu uzun devre içinde, tabiatiyle, Türkiye'de din âlimi de yetişmemiştir. Kabul edelim ki, eski medreseler modern devrin ihtiyaçlarını karşılayacak bir durumda de-ğildi; fakat bunlar kapatıldıktan sonra, gönül isterdi ki, yeni müesseseler kurulsun ve cemiyetin muhtaç olduğu yüksek din adamları ve âlimleri yetiştirilsin. Bu yapılmadı." Doktor azdır tıp fakültesi kurulur avukat az olur hukuk fakültesi kurulur öğretmen sayısı az olur eğitim fakültesi kurulur peki din adamı azlığı? #79488661 Devletten dinin ayrıldığı söylenmiş fakat halkın kalbinden de mi söküp atıldı da uzun süreler bu ihtiyaç karşılanmamış. Halkı hurafelerden kurtarmak için hurafelerin yuvası olarak görülen medreseler, tekkeler, zaviyeler kapandıktan bir süre sonra yine gayri meşru olarak din adamları ortaya çıkmayacak mıydı? Bu din adamları yine o medreselerde görev yapan insanlar olmayacak mıydı? Yine miadını doldurmuş kurumun hocaları bu ihtiyacı karşılamayacak mıydı? Nitekim bildiğim kadarıyla öyle de olmuş ki uzun bir dönem baskı altında yine aynı insanlar tarafından dersler verilmeye devam etmiş. Diğer devletlerde dini neşriyat olarak basılan kitap sayısı çok çok fazla. Ancak orada baskı denince kitap basımı anlaşılıyorken bizde fiziki baskılar anlaşılıyor. Halkın manevi ihtiyaçları uzun süre karşılanmamış gibi görünüyor. #79473134 Başgil’in iddiasına göre cahil reformcuların türemesi de cabası #79163743 Başgil, dinlerin devlet işlerine dahil olmasının artık mümkün olmadığını söylüyor. Tabi bunu ifade ederken ne kadar özgürdü kendisini ne kadar hür hissediyordu onu bilmiyorum. Kitabın sonunda ise ekler kısmında “Yüksek İslam Enstitüsü’ne ait teşkilat projesi” ve “Diyanet İşleri Teşkilatı Kanun Tasarısı” ismiyle iki kanun teklifiyle kitabını bitirmiş. Sonuç olarak laikliğin doğru ancak ülkemizde uygulanış biçiminin oldukça yanlış olduğunu ifade ediyor. Benim anladığım kadarıyla gerçek laiklik bu değilken #79486936 Aslında gerçek laiklik buymuş #79547636 Herkese iyi okumalar.
Din ve Laiklik
Din ve LaiklikAli Fuad Başgil · Yağmur Yayınları · 2015242 okunma
··
541 views
KitapSs okurunun profil resmi
'Okuduğumuz kitabın hakkını vermek için neler yapmalıyız' adlı çalışmanın somut örneği nazarımca😇 Kaleminize sağlık,👏 çok başarılı olmuş😇
Serhat okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim hocam beğenmenize sevindim :)
1 next answer
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.