Konuyu değiştiriyorum: "Ne dinliyoruz?"
Sinek tavanda zıplarken Ruhi Bey ve ben salona geçiyoruz.
"Sergey Prokofiyef’in Do majör 3. Piyano Konçertosu’nun üçüncü bölümü; allegro ma non troppo. Piyanistler için bir mükemmellik imtihanıdır bu kısım."
Cehaletimi kesin bir şekilde açığa vuran, yavan bir soru soruyorum: "Bu müzik... size ne anlatıyor?"
"Dışında kaldığım hayatın sürprizlerle örülü ihtişamından dem vuruyor."