Kitabı iki bölümde incelemek istiyorum:
1- Ana’nın Gözyaşları
Kitabın ilk yarısı çok hızlı bir girişle başlar. Yepyeni bir dünya ile tanışırız. İşçi mahallelerindeki yoksulluk, şiddet, zorlu koşullarda yaşam mücadelesi veren insanların hayatı. Ana, Pavel ve Andre gibi karakterler önderliğinde verilen bir mücadele içinde kendimizi bir koşuşturmacanın içinde buluruz.
2- Anam’ın Gözyaşları
Ancak yarısından sonra roman sanki bitmiş. Olay yok, okuyucunun merak edip bekleyebileceği bir şey yok. Etiyle kemiğiyle romanda yer alan karakterler sanki yarıdan sonra bal mumundan yapılmış birer heykele döndüler. Bu karakterlerin doğru dürüst icraatları yok. Yarıdan sonrasını okurken çok zorlandım, çok sıkıldım.
SONUÇ
Genelde romanların giriş kısmı sıkıcı olur, sonlara doğru heyecanlı olur. Ancak ilk kez bir romanda bunun tam tersini buldum. Ayrıca İnsan bu konuyu bir de Dostoyevski'nin kaleminden okumak isterdi. Acaba ortaya nasıl bir şahaser çıkardı.