Köygöçüren Fakir Baykurt Köylüyü susuz, yolsuz bırakıp şehre göç etmek zorunda bırakmayı şehirlileşme sanan, sulama kanalları yapmak yerine kuran kursu hocası yollayan, ilkokuldan sonra köylü çocuğuna köyde okuyabilme imkanları yaratmayan, köy enstitüleri ve halk evlerini komünist yetiştiren yerler olarak gören , köylüye 200 lira krediyi vermezken; iş adamlarına bol keseden kredi dağıtan demokrat parti zihniyetinin çok güzel anlatıldığı köygöçüren romanı tarihsel bir ayna niteliğinde. Köy muhtarı Musa ve onun en yakın arkadaşı Hıdır'ın köyden şehre olan göçünü anlatır. kitap okuyucuya, bilimsel düşünce ve dini dogmaların savaşından, sanayi devriminin köylüler üzerindeki etkisine, abd'nin Marshall yardımına, komünizm anti-propagandasına kadar geniş bir yelpaze sunuyor. Romanda geçen sondaj açarak yeraltındaki cinleri rahatsız edeceğini düşünen tayfanın hala bu topraklar üzerinde barındığını bilmek ve üstüne üstlük yıllardır iktidar olduğunu düşünmek gelecek adına kaygı verici. Ayrıca köylüden, işçiden, emekçiden yana olanların sürgüne yollandığını; köylülerin nasıl şehre göçe mecbur bırakıldığını; halkın hala kendini bu dar boğaza sokan adamlara oy verdiğini ve üstelik hesap sormak yerine "beyim" diyerek kul köle olduğunu o kadar yalın bir dille anlatmış ki yazar, boğazınızda bir yumruyla dişlerinizi sıkarak okuyorsunuz. Burdur doğumlu bir yazar olan Fakir Baykurt, Türk Edebiyatında sosyal gerçekçi veya köy romancılığı denilen romancılar arasındadır. Kendisi de Burdur’un kırsal kesimlerinde yetiştiği ve köy öğretmenliği de yaptığı için köye ve köylü sınıfına yabancı bir yazar değildir. Edebiyatımızda en çok köy romanı yazan yazarlardan biridir. Fakir Baykurt, Köygöçüren adlı romanını hapishanede kurgulamış, romanın ilk baskısı da 1972 yılında yapılmıştır. "Epeyden beri kafamda gezen bu romanı Mamak Askeri Cezaevinde yatarken geliştirdim. Bitmedi, Ankara Sivil Merkez Cezaevine geçtim. Yapacak iş yok. Yazma olanağı da yok. Ne yapayım? Vurdum voltamı, kurdum romanımı. Çıkınca da hemen yazdım... Gerçi bu romanda doğrudan doğruya cezaevi geçmiyor. Ama halkımızın macerasına cezaevinden bakıyorum. Ne rastlantı, hem de Cumhuriyet'in 50'nci yılında! Ve başka bir rastlantı, bu notu yazdığım gün, kesinleşmiş bir cezayı çekmek üzere gene cezaevine giriyorum. Yeni voltalara, yeni romanlara..." “Şu allaha da heç sözümüz geçmiyor Sunacık. Yani kakıp gittik, dere depe, dovalar ettik, aşlar döktük, bir damla yağmur veriyor mu gördün mü?” “Umudunu kesme... Yağdırır işallah...” Elini başının üstünde salladı Hıdır: “Yağdırsa da olur, yağdırmasa da... şimden keri!” Sunacık,Teslime,Kerim usta ve daha niceleri bu kitapta sizleri bekliyor. Sömürünün olmadığı,güzel günler dileği ile keyifli okumalar..

KöygöçürenFakir Baykurt · Adam Yayınları · 1999258 okunma

·

103 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Gürbüz Deniz