Amin Moolf'un (1 yıldır kitaplığımda bulunmasana rağmen) okuduğum ilk kitabı diyebilmek ancak bu zamanlara nasip oldu. Bence her kitabın kişiye göre özel zamanları vardır bu sebeple "zamanımda" okudum diyebilirim. Roman; tarihi bir film havasında aheste aheste hiç acele ettirmeden okuttu kendini, tarihe tanıklık etmiş, sadece ismiyle tanıdığım güçlü karakterleri bu kitapla tanıyıp haklarında fikir sahibi olmamı sağladı. Ömer Hayyam, Nizamülmülk, Hasan Sabbah gibi çok farklı güçlü karakter üçlüsünün yaşadığı dönemi hayranlıkla ve merakla okudum. İran tarihi hakkında birçok bilgi edinirken aynı zamanda da sanki uçan halıyla kendimi farkettirmeden tarihi yolculuk yapıyormuş gibi hissettim. Bu sebeple kitabın ilk bölümü çok akıcıydı. Sonraki bölümler ise Amerikalı bir gezginin Ömer Hayyam'ın Rubaiyatını bulma çabası ile başlarken çok garip bir şekilde başarısız İran devriminin de baş kahramanı olmasına kadar gidiyor. Tarihin birçok önemli olayını birleştiren ve insanı şaşırtan bu roman; daha ne olabilir derken kitabın son bölümünde de kahramanın ve Doğunun gözbebeği sayılan Rubaiyatın Titanic'in batmasına şahit olması beklenmedik bir sonu da şaşkınlıkla getirdi diyebiliriz. **Küçük bir öneri: Kitabı okurken tarihe tanıklık hissini daha da arttırıp içinde kaybolmak istiyorsanız Sedat Anar'ın muhteşem santurundan çıkan etkileyici seslerin size eşlik etmesine kesinlikle yer vermelisiniz.

SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202062bin okunma

·

11 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Büşra