Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

841 syf.
10/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Ulysses; en çok satılan en az okunan roman.. Romanda biçimselliğin ulaşılmaz ve aşılamaz çizgisi. Hakkında sayısız deneme ve tez yazılan, incelemeler yapılan, yazarın bile son sözünde kimse anladı mı diye sorduğu rivayet edilen bir eser. Sonunda, (ilk kez 24, ikincisinde 27-28 yaşlarımda giriştiğim başarısız denemelerden sonra) kitabı bitirebildim. Başyapıt diyerek sayabileceğimiz eserler çoktur ancak bazı kitaplar vardır ki bitirdikten sonra artık ben ne okuyacağım diye sormamıza sebep olur. (Bknz. Dava, Beckett-Üçleme, Büyücü, Kayıp Zamanın İzinde, ) İşte o soruyu sordum kendime. Öncelikle romanı okurken Joyce’un nice büyük romancıya ilham kaynağı olduğunu ve tarzıyla onları etkilediğini farkettim. (Bkz. O.Pamuk, O,Atay, J.Fowles, Nabokov) Bugün modern anlamda romanın temellerini atan bu eser Dublin’de geçen bir günü anlatıyor. Roman, genç Stephen Dedalus ve orta yaşlı Leopold Bloom’un ve onun eşi Molly’nin zihninden geçenleri ve hislerini bilinç akışı tekniğiyle anlatırken, yazar kurduğu aynı anda farklı mekanları betimleyen tanrısal anlatım tarzıyla çok katmanlı bir hikaye anlatımını ve bir çok karakterin işlenişini ustaca kotarmış. ( Adeta bir dizide-filmde ekranın birkaç parçaya bölünüp farklı karakterlerin farklı mekanlarda yaptıklarının aynı anda gösterilmesi gibi, alt alta metinlerde bunu ustaca kurgulamış Joyce) Kitapta kullanılan dil öylesine ustaca ve incelikli ki bir noktadan sonra metin olayın anlatımına hizmet eden bir aracı olmaktan çıkıp, ana karaktere bürünüyor. İrlanda tarihine, Shakespeare’e, Homeros’un Odeyssia’sına, eski ahitlere ve birçok şeye birçok göndermeler var. Bunları yakaladıkça keyif aldım ama eminim yakalayamadığım kısmı çok daha fazladır. Üstünde yıllar boyu nice tezler yazılmış bu romanı incelemeye çalışmış birçok akademisyen bile anlama ve yakalama kaygısıyla değil göndermelerden keyif alarak, kendi çağrışımlarınızı çıkararak okuyun önerisinde bulunmuş. Bazı noktalarda bu şekilde metinden yazarın ne anlatmak istediğini yoklamadan(çok da zorlamadan) bana çağrışım yapan şeyleri çıkardım ve bu da bulmaca çözer gibi bir hisle okuma keyfimi arttırdı. Metin inanılmaz derecede yaratıcı, dil kullanımı ve betimlemeler eşsiz. Özellikle Dublin’i öyle güzel betimlemiş ki, kelimeler sokakları gezdiğimiz bir sanal gözlüğe dönüşüyor. Ruhumuzun derinliklerinde kalmış en katmanlı çetrefilli soruları sordururken, bir taraftan hayatı, ölümü, aile olmayı, aşkı ve inancı sorgulatıyor. Sonrasında aymaz bir hiçlik duygusuyla zamanda kaybolmamızı ve tekrar yakalamamızı sağlıyor. Bazı kısımlarda ise Freudvari bir düşlemin içine girerken hikaye anlatımı bir anda tiyato piyesi şekline dönüşüyor. Aynı anda karakterin bulunduğu yer ve düşsel sorgulamaları, bilinçaltındaki suçluluk, zafer, korku vb. duyguları tarihi göndermelerle işleniyor. Sanki karakter hem günümüzde hem de Roma’da, cellatların elinde, mahkemelerde, tarihin uçsuz bucaksız sahnelerinde, antik tiyatro piyeslerinde gibi (bana çağrıştırdıkları). Tanrısal anlatım, birinci ağızdan anlatım, tiyatro piyesi, bilinç akışı derken yazar romanla ilgili tüm sınırları zorlamış. Ortaya da destansı ve edebiyat dünyasının kutsal kitabı olarak kabul gören bir eser çıkarmış. Bu roman en nihayetinde tinsel bir yolculuk ve ne anlattığı değil ne hissettirdiği kısmına daha çok odaklanıp, bilinç akışı tekniği kaçırılmadan okunursa bahsedildiği gibi imkansız değil aksine keyifli bir okuma zevki sunacaktır. Son olarak romanı anlamanın zorluğuyla ilgili en beğendiğim espriyle bitirelim; Roman Dublin’de geçiyor..
Ulysses
UlyssesJames Joyce · Yapı Kredi Yayınları · 20231,068 okunma
··
123 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.