Gönderi

Din
Yıllar geçmişti ve uzun saçlı, uzun sakallı halimle karşısına çıkıyordum. İşte, Nazmiye teyzem, tüm uhreviyatını simgeleyen kara çarşafının arasında gülümseyen yüzüyle tam karşımdaydı. Kollarımı iki yana açıp 'teyzeciğim benim!' diye ona doğru ilerledim. 'Ya Rabbi' dedi yüzünü peçeyle kapatarak... Son anda yüzündeki gülümseyişin birdenbire sönümlenmiş olduğunu fark edebildim... 'Sana ne olmuş böyle...' dedi hayal kırıklığıyla... 'Seni rüyamda görmüştüm halbuki, böyle değildin... yüzünde nur vardı...' Ellerim iki yanda kalıverdi öyle. 'Teyzeciğim....' dedim. 'Ben hala nur yüzlüyüm' İçimdeki dinsellikten koca bir parça işte o anda kopup yitti sanki. Bu şekilcilik, bu yüzeysellik, benim ait olabileceğim bir inanç sistemi olamazdı.
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.