Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

192 syf.
3/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
"Araştırmalar gösteriyor ki, boşanmaların büyük çoğunluğunun sebebi evliliktir."(syf 184) gibi efsanevi(?) bir çıkarıma sahip kitap. Yazarımız uzun araştırmalar sonucu ulaşmış olmalı bu kanıya. Kitaptaki çıkarımlar aşağı yukarı bu şekilde. Yazara göre mutsuz birçok evlilik vardır, evliliği yürütmek zordur öyleyse evlilik kötü bir şeydir. Bu kafa yapısının birkaç kötü ilişkiden sonra "tüm kızlar/erkekler aynı" diyen ergenlerden bir farkı yok. Yazara göre aşk ilişkisi işveren işçi ilişkisi gibi.. eğer sevgiliniz/hayat arkadaşınız/eşiniz işini yerine getirmiyorsa işine son verip bu pozisyonu, görevini yerine getirebilen biriyle doldurmanız gerekir. Yazara göre uzun süreli iş sözleşmesi yapmak istemeyiz çünkü daha iyi bir iş fırsatı karşımıza çıkabilir, ayni şekilde evlilik gibi uzun süreli sözleşme de mantıksızdır çünkü daha iyi bir eş adayıyla karşılaşabiliriz. Katılmıyorum... Evet, ilişkilerin temelinde çıkarların uyuşması vardır ama ilişki başlı başına çıkar ilişkisiyse bu bencilce bir yaklaşımdır. Burada yazarın yaşadığı evlilik/boşanma sürecinin onu bu şekilde düşünmeye ittiğini anlayabiliyorum ama birkaç ilişki ve gözlem üzerinden bu şekilde genelleme yapıp doğrusu bu diye sunmanın doğru olduğunu düşünmüyorum. Kimse kişisel/ego problemlerini, kısıtlı tecrübelerini evrenselmişcesine sunamaz. Kitaba göre evlilikteki tüm anlaşmazlıklar sanki evlilik kurumu ortadan kalkarsa son bulacak. Halbuki ilişkiler, sadece evlilik değil tüm insani iliskiler çok emek ister. Görevi yerine getirmeyen eş pozisyonuna yenisini almamız gerektiğini söyleyen birinin evlilik kurumunu desteklemeyip her an kolaylıkla terk edebileceği ilişki türlerini(ayni evde yaşama, sevgililik gibi) tercih etmesi olağan. Bu yüzden bu anlaşmazlıklar evlilik kurumunun ortadan kalkmasıyla son bulmayacak. Burada eleştirilmesi gereken şey evlilik kurumunun varlığı değil.. Eleştirilmesi gereken insanların evliliği kafasında konumlandırdığı yer, hayatlarındaki tüm sorunların evlilikle beraber son bulacağı ve bir daha asla mutsuz olmayacağı inancıyla evlenenler, hazır hissetmediği halde toplum baskısı yüzünden evlenenler, zorla evlendirilenler, düğün törenlerindeki gösteriş ve israf... liste daha uzar gider. Önce bunları eleştirip düzeltmek gerekir ki evlilik sağlıklı ilerleyebilsin. Suçu evlilik kurumunun varlığına atıp sorunu dışarıda aramak yerine olgun davranıp toplumsal ve bireysel yanlışlarımızın sorumluluğunu almalıyız. Eğer evlilik kurumunun gereksizliği ispatlanmak isteniyorsa eleştirilerin doğrudan ve sadece evlilik kurumuna yapılması gerekirdi. Ancak yazarın evlilikte yaşandığını ileri sürdüğü sorunların birçoğu evlenmeden birlikte yasayan çiftler için de geçerli. Halbuki yazar birlikte yaşamaya değil, evliliğe karsi. "Siz tüketicisiniz. Sadece yatırımlarınıza iyi bir değer biçtiği için bir ilişkiyi seçersiniz." (sayfa 69) Yazara göre biz tüketiciyiz ve tüketici kültüre sahip birinin evlilik kurumuna sıcak bakmaması gayet normal. Tüketim kültürüne göre hareket eden insan tipi, tükettikçe doymayan, toplumsal ve dini değerlerini bile tüketim uğruna gözden çıkaran, kendisinden başkasını düşünmeyen bencil bir insandır. Bu kültürün yaygınlaşmasıyla birlikte tüm insani ilişkiler, sevgi, aşk ve dostluk da maddeleşti. Dolayısıyla bazı kavramlar rafa kalktı. Anlayış gibi, alttan almak gibi, fedakarlık gibi. Bunlar günümüz tüketici bireylerinin oluşturduğu tükenen ilişkilerinde pek göremediğimiz kavramlar. Tüketen insan fedakarlığı, alttan almayı her zaman karşı taraftan talep edecektir. Evliliğin ortak bir paylaşım olduğunu evliliğe yatırımın kendine yatırım olduğunu fark edemeyecek ve bireyselligi ön plana çıkaran tüketici anlayışı nedeniyle yalnız başına kalacak. Neden evleniriz, neden ayriliriz? "Duygusal olarak birine bağlı olmadığımızda, yalnızlık bizi kuşatır. Dokunulmayı ve etrafımızda bizimle ilgilenen birinin olmasını özleriz. Nihayet aşkı bulduğumuzda, bu başarıyı garantiye almak için uzun süreli bir sözleşmeye imza atma yönünde doğal bir eğilim sergileriz. Yalnızlığın ne kadar kötü olduğunu hatırlayıp, bunun tekrar etmemesini garantilemek isteriz.(syf128) " ve evleniriz ancak "Evliliğin saadeti bir süre devam ettikten sonra, kafanızda yeni bir sorun belirmeye başlar: Bağımsızlık arzusu.(syf 128)“ Neden böyle oluyor? Neden bekarken evlenmek istiyor, evlenince - ideal evlilikte dahi- bekarlığa dönmek istiyoruz? Kendimizi boyle bir kısır döngü icinde bulmanin bircok sebebi olabilir ama temel sebep tüketiyoruz, her şeyi olduğu gibi evliligi de yalnızlığı da sonuna kadar sömürüp en sonunda bıkıyoruz. Aslında her sey yazarın cümlelerinde saklı. Sorun evlilik kurumunun varlığı değil, sorun şu ki "siz tüketicisiniz." Yazar ayrıca evlendikten sonra gelirlerin ve borçların ortaklığına da karşı. Evliligin hukuki boyutunu ve ayrıntıları hukukçulara bırakacağım ama bildiğim kadarıyla evlendikten sonra edinilen tüm mallar ortaktır ve boşanırken yarı yarıya paylaşılır. Bunun birçok çift için sorun olacağını düşünmüyorum ancak bu sizin icin önemli bir meseleyse evlenirken yasal mal rejimi dışında herhangi bir mal paylaşım rejimi belirlemek icin sözleşme imzalayabiliyorsunuz. Yani sonuç olarak bu da evliliğe karşı olmak için geçerli bir sebep değil. Kitapta sunulan gerekçeler evlilik kurumunun gereksizligini ispatlamiyor, sadece yazarın evliliği niye tercih etmeyeceğini açıklıyor. Bir kişi evlenmemeyi tercih edebilir bu çok normal, ama o kişinin evliliği tercih etmemesi illa ki evlilik kurumunu gereksiz kılmaz veya evliligi kötü yapmaz. Eger bir evliliği yürütecek kapasitede degilsek, sorumluluk almak istemiyorsak, evliligi kısıtlanmak olarak görüyorsak, yanlış eş seçmişsek, evlilikten çok yüksek beklentilerimiz varsa vs bunların sonucundaki hayal kırıklığının sorumlusu olarak evliligi tutamayız, bunlar sadece bizim tercihimizdir. Ayrıca boşanmak gibi bir seçeneğiniz var, kimse mutsuz bir evliliği ölene kadar sürdürmenizi istemiyor. Evliliği desteklemeyen birinin bakış açısını merak ederek okumaya başladım ama tek okuduğum kötü ilişki tecrübeleri olan birinin hezeyanları. İlişkilere dair bu kadar yapıcılıktan uzak ve bu kadar yıkıcı bir kitabı okumayı beklemiyordum. Sonuç olarak beklentimin altındaydı, begenmedim.
Evliliğe Karşı
Evliliğe KarşıGlenn Campbell · Geoaktif Kültür ve Yayıncılık · 201295 okunma
·
63 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.