''Tarlada çalışan işçi çocuklar, emek, başkaldırı...'' Kitabı okumadan başlığına bakarsınız muhtemel olarak kitabın böyle bir içeriğe sahip olduğunu tahmin edersiniz. Ancak kitabı okuyunca anlıyoruz ki kitap ve başlığın hiçbir alakası yok. Edebiyat dünyasındaki nadir olaylardan birisi de sanırım bu kitabın başlık-içerik ilişkisizliğidir. Baş karakterimiz Holden adında genç bir delikanlıdır. Kitabı okurken de Holden'in gözünden bakıyoruz olaylara. -Yani kahraman bakış açısıyla.- Bu nedenle de oldukça çok monolog, psikolojik çözümlemeler ve Holden'in ruh halinin betimlemelerine şahit oluyoruz. Holden, sıkıntılı bir ergendir. Ailesinden uzakta yatılı bir okulda kalmaktadır. İçine kapanık denmese de insanlarla iletişim kurmayı beceremez ve insanlardan genel olarak nefret eder. Yazarın eserinde bizzat belirtmese de Holden'in yatılı okulda eğitim görmesinin asıl sebebinin ailesiyle yaşamak istemediği aşikardır. Holden, hayatının sıkıcı ve beklentisiz bir şekilde olduğunu kitapta sık sık belirtir. Bu melankolik havası onu umursamaz ve insanlardan nefret eden birisi haline getirir. Sorumsuz bir öğrenci olan Holden buradaki okulundan önce de birçok okuldan kovulmuştur. Dersleri berbattır ve okuldan nefret eder. Son olarak okuduğu okuldan da kovulunca hiç itiraz etmez ve hayatına yeni bir yol çizmek ister. Ancak hayat karşısındaki tecrübesizliği ve vurdumduymazlığı onu bir çıkmaza sokar. Okuldan kovulduğundan ailesinin haberi yoktur. Bir müddet tek başına otellerde kalır. Burada yeni insanlarla tanışmaya çalışır, hatta tanışır ama bu tanışıklıklar uzun sürmez. Çünkü Holden insanlara anlaşamayan bir karakterdir. İnsanları sürekli aptal veya sinir bozucu olmakla suçlar. Bu yüzden insanlarla iletişim kurmak istediği anlarda dahi iletişim kuramaz. Kitapta bunun birçok örneği vardır. Lakin benim en aklımda kalan örnek: Fahişe genç kadınla ilişkiye girememesidir. Odasına çağırdığı genç kadınla önce ilişkiye girmeyi düşünür, daha sonra onunla dertleşmeyi, en son olarak da onunla arkadaş olmayı. Ancak üçünü de başaramaz. Bu Holden'in ruh halinin ne kadar değişken olduğunu kanıtlar niteliktedir. Bu olaydan sonra kendisini iyice zavallı hisseden Holden, parası bitene kadar avare bir halde New York'ta gezer. Artık eve dönme kararı alır. Eve dönmek ister ama okuldan atıldığını ve parasının hepsini bitirdiğini eve nasıl açıklayacağını bir türlü bulamaz. Uzun bir süre düşünür ve eve gizlice girmeye karar verir. Eve gizlice giren Holden, doğruca küçük kardeşinin yanına gider ve onunla konuşur. Kardeşinin onun içinde bulunduğu durumu tahmin etmesi uzun sürmez. Onunla dertleşir ve daha sonra evden ayrılır. Ertesi gün kardeşinin okuluna gider ve onunla hayvanat bahçesine gitmek için okulundan izin alır. Beraber hayvanat bahçesine giderler. Burada epey kavga ederler ancak daha sonra barışırlar. Holden, kardeşiyle barışıp onun ata binerken yaşadığı mutluluğu görünce çok sevinir. Kitapta mutlu olduğu tek an bu andır. Bu anın sonsuz olmasını diler. 200 Sayfalık bir kitapta sadece 1-2 satır mutlu olabilmiştir Holden. Buradan da yazarın aslında bize verdiği mesajı gayet açık anlayabiliriz.

Çavdar Tarlasında ÇocuklarJ. D. Salinger · Yapı Kredi Yayınları · 202159,1bin okunma

·

7 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Ali Aktaş