Gönderi

"Ne yaptım da bu kadar yakınız hissine kapıldı?"
Sevdiğim bir diziydi Dexter. İnsanlardan, kalabalıktan pek haz etmiyor, hak ettiğini düşünene cezalar veriyor (ki bu ölümdü) ve yalnız kalmaktan hoşnut oluyordu. Kendisinin peşini bir türlü bırakmayan adam hakkında "Ne yaptım da bu kadar yakınız hissine kapıldı?" demişti. Ben sanırım etrafımdaki çoğu kişi için bunu düşünüyorum. Ani gelen bir samimiyetleri var. Çoğu zaman da, çok şükür, aniden gidiyor. Bense olduğum yerde durup bu gelgitleri izliyorum. İşin ilginci, onlarla bir bağımın olmadığını, onlara karşı bir şey hissetmediğimi anlamıyorlar. Çünkü bu imkansız gibi. Diplerimden ayrılmıyorlarken onlara bağırıp sövmüyorsam, onları net bir şekilde kovmuyorsam, elbette onlara hayran kalmalıyım. Ya sev, ya nefret. Ortası hiçbir zaman yok. Eylemsizlik, sığınılacak en güvenli limandır. Risk almamaktan dem vurmayın bana. Hanginiz risk alıyorsunuz, çoğunuz korkak. Hem ayrıca, en büyük risk eylemsizlik artık bu dünyada. En basitinden, sosyal medya kullanmamak, kullanmaktan daha riskli. Olup bitenleri bilmeyince, "trend topic"lerden bihaber olunca dışlanma riskiniz fazla. Tebrikler, onlardan değilsiniz. Yenilecek damgalarınız hazır: Demode, çağdışı, asosyal. Nedense asosyalin yanında bir de "antisosyal" tanımı vardır ki, pek bilinmez. Her Müslüman olmayanın ateist sayılması gibi, her sosyal olmayanı asosyal belliyorlar. Başka ihtimal yok, olamaz da. "Sosyalleşme karşıtı olmak mı, o sizin çekingenliğiniz olmasın?" Tabi, çok isterdim aranızda olmayı. Köleliğe adım atmak, elimden düşürmediğim teknolojik aletlerin sayısındaki artış, hücre ölümlerimin hızlanışı, beyin uyuşmalarım ve mutluluk, sahte bir gezegene ait oldum artık.
·
79 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.