Kuyucaklı Yusuf, yazarın okuduğum ilk kitabı. Genelde daldan dala atlayarak okumalar yaparım ancak bu sıralar okuduğum Esir Şehrin İnsanları, Ateşten Gömlek ve Kuyucaklı Yusuf kitapları benzer dönemlerde geçen ve aralarında benzerlikler bulup karşılaştırmalar yaptığım kitaplar oldu. Öncelikle tabii ki Sabahattin Ali'nin anlatımı diğer kitaplara göre çok daha kişisel. Diğer kitapların toplumsal anlatımının yanında Kuyucaklı Yusuf dönemin toplumsal sorunlarına daha ince bir şekilde değiniyor. Bu durumda diğer kitapların mesaj kaygısı taşıdığı hissedilirken bu kitap insana daha içten geliyor.
Kitaplarda en önemli farklardan biri de ana kadın karakterlerin tasvirleri. Kemal Tahir'in ve Halide Edip'in kadın karakterleri, erkeklerin dünyasında ayakta kalmış ve zamanla onlara yol gösterir konuma gelmiş güçlü kadınlar. Ali'nin Muazzez'i ise, sanki Yusuf'un hikayesinin tamamlanması için kitapta bulunuyor. Bu kadının kişiliği iyi tanımlanmamış. Muazzez'in bir özne değil bir nesne konumunda tanıtıldığını hissettim. Şakir'in Muazzez'i istemesinin sebebi Muazzez'in kendisi ile birlikte olmak değil, onu Yusuf'tan almak ve Yusuf'a gücünü kanıtlamaktır. Bu, dönemin kadına bakış açısını anlatan bir örnek olsa da Sabahattin Ali'nin dış ses anlatımlarından da Muazzez'in kişiliği ile ilgili bir sonuca varılamamaktadır. Muazzez, annesinin peşinde sürüklenen bir kızdır, Yusuf'la beraber kaçmak istese de, bunu Yusuf söyleyene kadar gerçekleştirememiştir. Hayatını aktif bir şekilde yönetemeyip Yusuf'a ne yanımda kal ne benimle gel diyememiştir.
Kitabın "kötü karakterlerinden" biri olarak gösterilen Şahinde'nin hareketlerinin nedeni ise anlatılmak istenmiştir. Şahinde, paralı bir erkeğin gönlünü çelecek bir süs bebeği olarak yetiştirilmiştir. Kendisine, eşiyle eşit seviyede bir yer talep etse de buna uygun bir şekilde yetiştirilmemiştir ve insanca bir hayata uyum sağlayamaz. Kendisine değer verilmemesi ise onu daha çok çileden çıkarır. Kendi değerlerine uygun yetiştirilmemiş, kendini bulamamış ve insanı hüzünlendiren bir karakterdir kanımca.
Kuyucaklı Yusuf kitabı, verdiği detaylarla çoğu zaman ortamı gözümün önüne fotoğraf gibi görmemi sağladı. Sabahattin Ali'yi ve dönemin edebiyatını daha iyi bilen kişiler, pek çok ayrıntının önemini anlayabilirler gibi geliyor. Çünkü Sabahattin Ali, dönemin çalkantılı savaş ortamını açıkça anlatmamış ve savaşı olayların ortasına yerleştirmemiş, ancak döneme ve dönemin sorunlarına ayrıntılarla değinmiştir. Bu kitabın hakkında yazılmış incelemeleri ve Sabahattin Ali'nin hayatını okumanın kitabın ayrıntılarını daha iyi tahlil etmeyi sağlayacağını ve bunlardan sonra kitabı tekrar okursam tamamen farklı bir deneyim yaşayabileceğimi düşünüyorum. Ancak kitap hakkında yazılmış incelemeleri kitabı hiç okumadan veya kitapla beraber okumak, ana öykünün sürükleyiciliği sebebiyle önereceğim veya diğer kitaplar için uygulayacağım bir şey değil. Kitap, sürekli bir merak öğesini canlı tutuyor ve bazı olayları bilmeden okumak ve insanın bu olayla yazarın sözcükleri aracılığıyla tanışması, bence okuma deneyimini daha değerli kılıyor.